hesabın var mı? giriş yap

  • leyla'nın günlüğünü alan ve fakat okuyup okumamakta kararsız kalan mecnun'a ismail abi'nin o cânım ayarı:

    "hem kızı seviyorum diyorsun hem de gidiyorsun günlüğünü çalıyorsun. kızın şifrelerini isteyen adamdan ne farkın kaldı senin o zaman?
    sen ki mecnun çınar'sın! leyla'nın geçmişini anlamak için senin o defterdeki satırlara mı muhtaç kaldın sen? insan sevdiğinin gözünün içine bakar. oradan anlar ta geçmişinin ne olduğunu. biraz acısını paylaşır. sevincine şaşar. böyle gidip de günlüğünü çalmaz ergen gibi. pislik be."*

  • 20 yıllık piyano geçmişimin verdiği hadsiz özgüvenimle dijital piyano alırken bence dikkat edilmesi gereken ve önemli olan konuları aşağıya özet olarak teknik tabirler kullanmadan yeni başlayanın anlayabileceği şekilde yazdım:

    1. ses işlemcisi ve ses tonunun gerçek piyano sesine yakınlığı: benim için en önemli konulardan biriydi. ne kadar gerçek sese yakınsa ne kadar az parlama yapıyorsa o kadar tercih edilebilir. fakat bu ses olayı oldukça şahsi bir konu. bu yüzden önce almayı düşündüğünüz modelleri belirleyin, youtubedan videolarını dinleyin. devamında da karşılaştırma amaçlı blind piano videolarına bakın. böylece gerçekte beğenip beğenmediğinizi daha iyi anlarsınız.

    2. tuşların çalarken verdiği tepki: normalde piyanoda bir tuşa hafif basarsanız ona göre verdiği ses ile sert bastığınızda verdiği ses farklıdır. bu çalışı oldukça etkileyen en önemli konulardan. dolayısıyla gerçek bir piyanonun verdiği tepkiye benzer rn yakın tepkiyi sağlayan piyanoyu seçmek önemli olacaktır.

    3. tuşların yapısı ve tuşun ağırlığı: tuşların gerçek piyano hissine yakınlığı parmakların kayması hissi de benim için ön planda.

    bunun dışında, bazı markalar (bkz: yamaha) üst segmentte kullandıkları teknoloji ve malzemeyi başlangıç ürünlerinde kullanmazlar. bu sebeple doğrudan istediğiniz model üzerinden araştırma yapmanız daha mantıklı oluyor.

    bir sürü düğmeli bol işlevli piyanolar hem dikkat dağıtacak hem işinizi tam görmeyecektir. özellikle başlangıç seviyesinde en sade klasik modellere yönelmenizi öneririm.

    bununla birlikte midi dosyası okuyabilmesi çalışmanızda oldukça rahatlatacaktır.

    bu arada team roland.

    karşılaştırma ve öneriler için yeşillendirebilirsiniz.

  • beğenirsin beğenmezsin, seversin sevmezsin. adam 15 senedir televizyonda, sinemada bilmem nerde iş yapıp çalışıp kazanmış bir ev almış. parası da var. bakmış ki yetkililerden yeterli hayır yok, basmış parayı, kendi ekibini kurmuş ve evini korumaya çalışıyor. ne var bunda onu anlamadım.

    hayır nedir yani, korumasın mı? yanmasını mı beklesin? senin orda bir evin olsa elinden gelen maksimum ne ise yapmayacak mısın? yangının yanında araban olsa çekmeyecek misin mesela? madem her yer yanıyor bizimki de yansın arada ne olacak mı diyeceksin?

    bunun paraya tapmakla falan ne ilgisi var. herkes gücü yettiğince canını da malını da korumaya çalışır. kiminin gücü eş dost çağırmaya yeter, kimi parayı basar 50 kişilik ekip kurar. bu kadar basit.

    şahan'ın sana bana borcu mu var, kamuya dair bir yöneticilik görevi mi var da kızıyorsunuz adama. bu adamlara kızacağınıza, illegal yoldan, başkalarının sırtına basıp ezerek haksız kazanç sağlayan ve sefasını süren insanlara kızın.

  • csi tarzı filmlerin vazgeçilmezlerinden biri de görevli polis memuru veya dedektifin bizim hayatımızda duymadığımız en zırt kimya formülleri hakkındaki bilgi birikimini durduk yere ortaya dökmesidir.

    - dedektif, olay yerinde bu tişörtü buldum..
    - şunu görüyor musun.. potasyum permanganat.. dostum bu şey koca bir boğayı beş saniye içinde öldürmeye yeter.. hmm.. peki neden gömleğine bulaşmış olsun ki ?

    - dedektif şuna bir bakmanız lazım..
    - boya kazıdıkça çıkıyor. magnezyum stearat.. suyla birleşimi patlayıcı etki yapar.. peki neden boyada stereat kullanmış olabilirler ki ?

    - dedektif buna göz atmak isteyeceksiniz..
    - şunu gördün mü.. sodyum hipoklorit... bildiğin çamaşır suyu. peki renklilerde neden çamaşır suyu kullanmış olabilirler ki ?

  • bir kardeşimiz izmirli olduğunu belirtip, şehir hakkında atıp tutmuş. acı gerçeği söyleyeyim mi? maalesef seni kandırmışlar kardeşim. izmir diye ankara'ya, kayseri'ye, yozgat'a falan koymuşlar sanırım seni.

    istanbul gibi bir yerde yaşadığını söyleyip izmir'de zengin ile fakir arasında uçurum var, izmir'in zengini çok zengin, fakiri de çok fakir demek ancak bayat bir espri olabilir. nitekim istanbul'un zenginiyle fakirinin geliri çok yakın birbirine değil mi?

    söz konusu entryde gerçek izmirlilerin çingene olduğunu da öğreniyoruz. öyle denmiş. entry yazarımız, yaşadığını iddia ettiği şehri bilmediği gibi çingenelerin tarihini de bilmiyor maalesef.

    yine aynı entry'de mafya belediye'nin peşkeş çekme işlerinden bahsetmiş. ama işin komiği bunu söyleyen istanbul'da yaşadığını söylüyor. izmir'de peşkeş çekiliyorsa, istanbul'da yapılan ne acaba?

    izmir'in köylü zihniyetine sahip olduğu da söylenmiş. evet izmir köylü zihniyetine sahiptir, ege köylüsü zihniyetine sahiptir. ege köylüsü ki ne iç anadolu yobazına benzer ne de başka bir gruba. yırca köyü'nde yaşananları televizyondan takip etseydin eğer o köylü diye aşağıladiğin kişilerin ne kadar temiz yürekli insanlar olduğunu görürdün. hepsi böyle midir, tabii ki değildir ama köylü zihniyetiyle aşağılayacaksan bir grubu, aşağılayacağın en son yer ege ve izmir'dir.

    izmir'de her şey mükemmel demiyorum, ama bu kadar işkembeden sallamayın bari. bak diğer maddelerden daha bahsetmedim bile.

    edit: chp'nin bazı yaptıklarından şikayetçiysen anlarım. ama chp'ye bok atacağım diye koca şehre sallamayın, komik duruyor.

    edit 2: "adam büyük ihtimal hayatında izmir'in dışına çıkmamış" diyen kardeşim için bir not, bir süredir ankara'da yaşıyorum.

  • depremde imajları sarsılmış beylerin, mahkeme kararı olmadan kapatmışlar. böyle açıklama mı olur? devlet aciz kalmadı mı? yalan mıydı burada yazılanlar? faşistsiniz. güçlü imajınızdan başka bir bokunuz yok. o da çizildi depremde. iş bilmez bir grup ruhban olduğunuz anlaşıldı. ağlamanız bundan. tüm muhalefet bir olup sizi sileceğiz.