hesabın var mı? giriş yap

  • aydın 1. sulh ceza mahkemesi kararıdır.

    aydın’da gezi parkı gösterileri sırasında “katil erdoğan” sloganı atan cem türkoğlu ve zafer kasap, suçsuz bulundu. aydın 1. sulh ceza mahkemesi hakimi fethiye bilici, gezi parkı gösterilerinde çok sayıda kişinin polis şiddetiyle öldürüldüğünü ve yaralandığını, sanıkların bunun üzüntüsüyle hareket ettiğini belirterek, “katil erdoğan’ sözünün provokatif olduğu kabul edilse bile bunların gezi olayları olgusuna dayandığı, bu sözlerin slogan şeklinde yaygın olarak kitleler tarafından söylenmesi için yeterli ölçüde olgusal dayanağın bulunduğunu” gerekçesiyle beraat kararı verdi.

  • endometriosis'im olduğu için aşı olmadan önce özellikle araştırdığım durumdur.

    şöyle ki, aşının ürettiği ve bağışıklık hücrelerini uyaran sitokinler ve interferonlar var. bağışıklık hücreleri ise menstrüasyonda kalınlaşan rahim duvarının yıkılmasını sağlıyor. dolayısıyla bu hücrelerdeki artış regl düzensizliği, miktarında artış ya da ağrılı regle sebep olabiliyor. bu sadece mrna aşısına özel bir durum değilmiş; grip aşıları ve hpv aşısında da aynı yan etkiler varmış.

    önemli kısım ise; kaynaklarda bunun geçici olduğu, 2-3 periyot sonrasında normale döneceği yazıyor.

    bir jinekoloji uzmanı varsa daha detaylı ve doğru açıklayacaktır diye düşünmekteyim.

  • son zamanlarda sözlükte görülmeye başlanan başlık formatıdır. başına bir şeyler getirilerek giriye dönüştürülmektedir.

    sözlüğün ne kadar geri zekalı çoluk-çocukla dolduğunu bizlere bir defa daha kanıtlayan sözcük öbeğidir.

  • siyasal islamcılığın neden mide bulandırıcı olduğunu gösteren önemli bir sözdür. sümeyyesi de selçuk'u da durmadan saçma sapan açıklamalarla malum kişiye baston olmaya devam etsinler bakalım.

  • sanırım 10 yaşındaydım, kardeşim de 7 filan olsa gerek. ailecek hastaneden eve dönmek için otobüs bekliyoruz. otobüs durağı, kocaman camekan vitrini olan bir pastanenin tam önünde. güzelce ışıklandırılmış vitrinde çeşit çeşit pastalar, adını bile bilmediğimiz tatlılar var.

    kardeşim, suriyeli gibi pastanenin vitrinine yapışmış bir türlü ayrılmıyor, hatta dilini çıkarıp vitrini yaladığına yemin edebilirim ama ispat edemem. illaki oradan birşeyler almak ve yemek istiyor. annem babama bakıyor, ben de babama bakıyorum, kardeşim cam bariyerini umursamadan pastayı yalamaya devam ediyor, babam yere bakıyor.

    annem sinirli bir kadın biraz da pervasız, babama: "şu masuma bir dilim pasta alamıyorsun sen ne işe yararsın be adam" diyor. babam açıklamaya çalışıyor: "maaşa 2 gün var, 2 gün sonra alırız, şimdi anca yol parası çıkışıyor hafize" diyor. kardeşimi vitrinden uzaklaştırıp, dikkatini dağıtmaya çalışıyorum ama ikna olmuyor, diliyle havayı yalamaya devam ediyor.

    neyse ki bir süre sonra otobüs geliyor, annem babama yol boyunca söyleniyor, hatta ara ara "beceriksizsin" filan diye hakaret ediyor. ben kardeşimi suçluyorum, içimden: "bok boğazlı pezevenk" senin yüzünden kavga çıktı diyorum. annem bir noktada: (bkz: ben evde sana aynısını yaparım) diyor. eve girince de petibör bisküvi arasına lokum döşüyor, puding pişirip etrafına sıvıyor. hatta üzerini de kaysı kurusu ile süslüyor.
    kardeşim "himmf bu ondan değil" deyip yemeyi reddediyor, annem "bok ye! sanki bana istanbul'dan geldin itogli!" diyor.

    annemin yaptığı pasta benzeri ürünü babamla ben yiyoruz, ortamı yumuşatmak için anneme "pek de güzel olmuş eline sağlık" filan diyoruz; kardeşim "hiç de bile, bokum gibi olmuş" diyor, annem "nimete öyle denmez allah bir daha hiç vermez" deyip kardeşime bir tokat atıyor. kardeşim az önce bir dilim pastanın peşinde, mazlum bir mülteci iken, bir anda asi bir militana evriliyor: "zaten bir bok vermiyor" diyor.
    kısmen mütedeyyin bir insan olan babam: "bunu seneye imam hatibe yazdırmak lazım" diyor.

    kardeşim şimdi 44 yaşında, üst düzey devlet memuru ama hâlâ pasta yiyemiyor, şeker hastası. ısrarla akp'ye oy veriyor ve boşluğu yalamaya devam ediyor.

  • motorin her dönem benzin'e göre daha pahalı ve maliyetli bir yakıttı ancak ağırlıklı kullanımı tarım ve lojistikte olduğu için devletler tarafından daha az vergi alınarak sübvanse edilirdi. bugün türkiyedeki binek araçların da çoğu 2008-2012 arası dünyanın en pahalı akaryakıtını kullandığımız dönemde edindiğimiz alışkanlıktan ötürü dizel motora sahip. benzinli araç yok denecek kadar azaldı.

    devletin de son dönemde akaryakıttan aldığı vergi iyice erimiş olduğu ve akaryakıt fiyatlarının en büyük kısmını artan petrol fiyatları nedeniyle rafineri çıkış maliyeti oluşturduğu için motorin benzinden daha pahalı hale geldi.

  • bu ülkede olmuş olsaydık, tüm sahil oylarını alacağı için chp her seçimde tek başına iktidar olurdu.

    tanım: şili'nin iki meridyenin arasında uzunlamasına uzanmış olmasından kaynaklanan durum.

  • o manken arkadaşların gerçek hayatta başörtüsü taktığı yanılgısına düşen kişi beyanı

  • çin, hangzhou'dan 80 gramını 50 dolara aldığım çaydır, miktarı arttırdıkça fiyat biraz düşüyor.
    bir de bir modeli daha var sanırım onu 10 yıl falan bekletiyoruz çok yoğun ve leziz oluyor gibi bir şey söylüyorlardı onun da 80 gramı 80 dolar gibi bir şey olmalı, onu 10-12'ye kadar üzerine su ekleyip içebiliryormuşunuz.

    lezzet olarak yeşil çaya göre çok daha hafiftir, bir kere içtikten sonra 5-6 kereye kadar tekrar doldurulabilir.çayı bardağa koyduktan sonra suyu olabildiğince yüksek dökün sonra da 5 dakika bekleyin demişlerdi.

    kaynamış sudan farksız olduğu ne yalan söyleyeyim doğrudur ancak bir süre içtikten sonra aroma ve tadı daha iyi algılamaya başlıyorsunuz.

    garip bir şekilde sivilceye iyi geldiğini düşünüyorum hatta bence baya iyi geldi, sivilce sorunum bu çayı içmeye başladıktan sonra baya azaldı diyebilirim.onun dışında kendi söylediklerine göre bütün vücutta temizleyici bir etki gösteriyormuş ve sağlığa çok yararlıymıs, bunu kanıtlamak icin de bir sürü kalite belgesi almışlar ve dünyanın ünlü laboratuvarlarında testler yaptırmışlar bunları gösteriyorlar size.

    satış yapan hanımı gördüğünüzde 20 yaşında bir içim su dersiniz ama kendisi 40 yaşında olduğunu ve gencliğini çaya borçlu olduğunu söylüyor, bilmiyorum belki bizi yiyordur.

  • tüketim çılgınlığı, "ihtiyacı olmayan ürünleri" satın alan tüketicilerin yoğun alışveriş alışkanlıklarını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

    insanların temel ihtiyaçlarını yarın zamlanacak diye erken alması, tüketim çılgınlığı değildir.