hesabın var mı? giriş yap

  • benligimde yarattigi hissiyat, takriben gorucuye cikartilmis 16 yasindaki sessiz, icine kapanik, daha once sevgilisi dahi olmamis bir genc kizin, yuzunde egreti bir makyaj, uzerinde vucuduna oturmayan tuhaf ve rahatsiz kiyafetler, elinde ancak ablasinin yardimiyla yapmayi becerdigi turk kahveleriyle birlikte, en ufak bir sevgi, ilgi veya yakinlik duymadigi, hatta basbayagi tiksindigi 39 yasindaki amcaoglunun onune iteklenerek ve titreye titreye ciktigi, ve de onun yavsak siritisi, kisisel bir hizmetci edinmenin sehvetiyle pirildayan gozleri ve suratindaki kendinden memnun iktidar ifadesi ile yuz yuze geldigi anda hissettiklerine denktir.

    bir de (orf ve adetlerimize aykiri olarak) damat adaylarinin genc kizimizi almaya geldigini degil de, genc kizin kendini begendirmek amaciyla tiksindigini bildigi koca adaylarinin kapisina gittigini, kendini satmak icin her agzini actiginda nefesini kesen dehset hissini bastirmaya calisarak "beni alin ne olursunuz, omur boyu hizmet edecegim size!" diye yalvardigini tahayyul edin, halihazirda korkunc derecede sagliksiz iliskilere gebe olan gorucu sisteminin bir de bu sekilde tepetaklak edildigini dusunun, birkac aydir yasadiklarimi, pek cogumuzun yasadiklarini, anlayacaksiniz.

    sunu da not duseyim, ileride is arayacak sozlukcuklerin kulagina kupe olsun:

    sistem zannettiginizden (en azindan benim zannettigimden) cok daha kurnazmis, matrix'e inanmayanlar icin matrix'e sizmak dusundugumden cok daha mesakkatli bir ismis. kac tane meritokratik etiketi kiciniza yapistirmis olursaniz olun ("x harikulade lisesinden ciktim, dunyanin-her-tarafinda-vaaaaauuvvv-dedirten y universitesinden dereceyle mezun oldum, mezunlarina-herkesce-tapilan z universitesinde master yaptim, arada adini duyunca beni ayakta alkislamak isteyeceginiz bu, su, ve oteki sirketlerde staj yaptim, kisa ve uzun sureli calistim" vs, vs.), eger mustakbel isverenler hayatinizin bir doneminde goodbye to all that dediginizi, "kapitalizmin neferi olmak" klisesinin neden klise oldugunu sorguladiginizi, hatta busbutun "calismak" konusunda suphelere gark olup kendi dunyanizda inzivaya cekildiginizi sezerse, bir sekilde oyunu kurallarina gore oynamak konusunda gecmiste veya bugun tereddute dustugunuzun kokusunu alirsa (ki bu koku ne kadar yikansaniz, sirtinizi keseleseniz dahi cikmiyor, teninize bir sekilde siniyor), size nukleer artik havuzunda yuzup mulakata oyle gelmissiniz muamelesi yapiyorlar, ve tereddutsuz kapinin onune koyuyorlar. o noktada hicbir bilgi, yetenek, birikim, tecrube, ya da etiket fayda etmiyor.

    lisa simpson'in vejetaryen olmaya karar verdigi simpsons bolumunde, lisa solucan kesmesi gereken biyoloji dersinde, "ogretmenim, bir hayvani kesebilecegimi dusunmuyorum, hayvanlari kesmenin yanlis oldugunu dusunuyorum" der de, ogretmeni de "ahlaki itirazina* saygi duyuyorum lisa" derken bir yandan da masanin altindaki uzerinde "independent thought alarm"* yazan kirmizi dugmeye basar ya hani? hah iste, icinize sinmedigi halde "is" ariyor, gozunuzun tutmadigi yerlere basvuruyorsaniz eger, isverenler de ayni "independent thought alarm"'a basiyorlar gizlice, ve de o alarmin sesi basvurmayi dusunebileceginiz tum is yerlerinde, cv'niz insan kaynaklari mudiresi'nin inbox'ina dustugu anda yankilanmaya basliyor.

  • ben kürtajdan dönen bir çocuğum örneğin. son anda vazgeçmiş 38 yaşında dünyaya getirmiş beni. yakın arkadaşı, yaşlılığında sana arkadaş olur(!) diyerek ikna etmiş. peh ne başarılı tespit, annem hiç yaşlanmadı 50sinde kaybettik.

  • helal olsun. vergilerimiz sayesinde verilen devlet desteklerinin diğer savunma sanayii şirketleri yerine kendilerine aktarılması sonucu türkiye'nin en büyük savunma sanayii şirketi haline gelen baykar, vergilerimizden aldıkları payın bir kısmını yine bizim için harcıyor. kendilerine teşekkür ediyoruz.

    edit:
    gelen tepkiler ve aldığım bilgiler üzerine bir iki noktaya değinmek gerekiyor.

    öncelikle devletin baykarı desteklediği konusunda resmi gazete dahil birçok kaynak var, uydurma bir bilgi değil. ancak öğrendiğim kadarıyla bu sektördeki diğer şirketlere de benzer destekler sağlanıyormuş.

    ek olarak da bu ülkeden milyarlar kazanmış tüm şirketlerin böyle zamanlarda benzer destekler vermesi gerektiğini düşünüyorum. bu verilen destekler maddi olarak da önemli, diğer şirketlere örnek olması açısından da önemli. hepsinin bu ülkeye, bu insanlara borcu var. tekrardan tebrik ediyor ve devamının gelmesini diliyorum.

  • konu üzerinde uzun araştırmalar yaptığım, hatta bir proje ürettiğim, ülkemiz açısından döviz, istihdam ve kalkınma açısından büyük bir potansiyel barındıran sektördür. ancak ne yazık ki ülkemizin bu konuda büyük potansiyeline rağmen çoğunlukla özel sektörün faaliyet gösterdiği bir alan olarak devam etmektedir.
    dünyada 100 milyar dolarlık hacme ulaşarak pek çok ülkenin de dikkatini çekecek bir konuma ulaşmıştır.
    hal böyle iken sağlık turizmi nedir, ne üzerinedir biraz bilgi vermek istedim.

    sağlık turizmi, sağlığın korunması, geliştirilmesi ve hastalıkların tedavi edilmesi amacıyla ikamet edilen yerden başka bir yere seyahat edilmesi ve gidilen yerde en az 24 saat kalınarak sağlık ve turizm olanaklarından yararlanılması olarak tanımlanmaktadır. bu şekilde belirtilen amaçlarla seyahat eden kişiye de “sağlık turisti” denilmektedir. burada "sağlık turisti" ile "turistin sağlığı" olgularını karıştırmayalım, sağlık turisti'nin amacı tedavi olmak için gelmek ve tedavisini olurken tatil yapmak olmalı. tatil için gelip herhangi bir nedenden dolayı sağlık hizmeti aldığında bu "turistin sağlığı" olarak nitelendirilmektedir.

    sağlık turizminin geçmişinin sümerlere kadar uzandığı bilinmektedir. sümerler, m.ö. 4000 yıllarında, sıcak kaynakların etrafında bilinen en eski sağlık tesislerini inşa etmişlerdir. eski yunan imparatorluğu döneminde hastalar termal tedavi için akdeniz ülkelerine seyahat etmişler, 18.yy sonrası avrupalılar tedavi için nil nehrini seçmişlerdir. 20. yüzyılda bilim ve teknolojide ilerleyen ülkeler özellikle amerika ve avrupa ülkeleri, tıp alanında da büyük ilerlemeler kaydederek dünya’nın sağlık tedavi merkezleri haline gelmişlerdir

    sağlık hizmet sunumunda artan maliyetler, yaşam kalitesinin yükselmesi, gelişmiş ülkelerde hızla sayısı artan yaşlı nüfus, sağlık hizmetinin daha ekonomik ve kaliteli olması, insanların tedavi olurken tatil yapma fırsatı bulabilmesi, sağlık hizmetlerinde maliyeti düşük ülkelere olan rağbeti artırmıştır.

    sağlık turizminin gelişmesine etki eden en önemli unsur; insanların yüksek kalitede düşük maliyetli sağlık hizmetlerini talep etmesidir. insanların uzun bekleme sürelerinden kurtulmak, ileri teknolojiye ulaşmış kaliteli sağlık hizmetini en kısa zamanda almak, tedavi maliyetlerini düşürmek ve hem sağlık hizmetini alıp hem de tedavi olduğu ülkede tatilini yapmak istemesi, yaşlı nüfusun oransal artışı dünyada sağlık turizminin gelişmesine neden olmuştur.

    dünya ülkelerinde turizm önemli bir gelir kaynağı olarak görülmektedir. son yıllarda ülkeler doğal, tarihi ve iklimsel olarak sınırlı kalan turizm gelirlerine yılın her ayında etkin sağlık turizmini de eklemek ve ülke ekonomilerini daha çok geliştirmek amacına doğru hareket etmeye başladılar.

    dünyada turizm hareketleri her ne kadar insanların yeni yerler görüp gezmek eğlenmek amacıyla gelişmiş olsa da; son yıllarda sağlık turizmi ülkeler için giderek artan bir ivme kazanmaktadır. insanlar artan tedavi maliyetleri, karşılanması uzun ve zor sağlık sorunları için daha ekonomik ve daha rahat hizmet alabilecekleri ülkelere yönelerek gittikleri ülkelerin tıbbi, tanısal, doğal kaynaklarından faydalanmak, sağlıklarına tekrar kavuşmak ya da daha sağlıklı olabilmek amacını taşımaya başladılar.

    sağlık turizmi; sıfır maliyetli, zengin doğal ve tarihi kaynakların turizm ve özellikle sağlık turizmi ile değer kazanmasının yanı sıra ülkelere ciddi döviz akışı sağlaması, vatandaşlar için hem iş gücü hem de önemli bir gelir kaynağı olma potansiyeli taşımaktadır. bu istihdam ve gelir ‘doğrudan’, ‘dolaylı’ ve ‘ek istihdam’ olarak gerçekleşmektedir. ayrıca bu gelir ükkenin yeni yatırımlar için kaynak sağlamasının yanında tarım, inşaat, gıda, mobilya vb. pekçok sektörü de uyaracağı kesindir. bu nedenle, hem bölgesel hem de ülke için bir kalkınma aracına dönüştürülebilir.

    sağlık turizmi tıbbi pek çok tedavi ve girişimi içermektedir. günümüzde göz, diş, estetik, ortopedi, tüp bebek, kalp damar, saç ekimi ve ortopedi ameliyatlarına kadar sağlıkla ilgili pek çok alanı kapsamaktadır.

    sağlık turizminin türleri:

    a)-medikal turizm (tıp turizmi):

    bu turizm çeşidinde doktor ön planda olup, tedavi ihtiyacı olan turistlerin turistik faaliyetlerinin bir kısmını kapsayan özel tedaviler olarak karşımıza çıkmaktadır. amaç hastanede tedavi veya ameliyat olmak ve aynı zamanda tatil yapmaktır.

    b)-yaşlı ve engelli turizmi:

    yaşlı ve enge sağlık alanındaki yeni gelişmeler ve insanların hayat standartlarındaki yükselme, ortalama yaşam süresini uzatmış ve doğurganlık oranlarının azalması sonucunda yaşlı nüfus artışına sebep olmuştur. bu nedenle günümüzde sağlık turizminde yaşlıların bakımı ile ilgili kurulan tesisler ve bu amaçla yapılan seyahatler sağlık turizminin yeni bir türü olarak turizm faaliyetlerinde yerini almaya başlamıştır. yaşlı turizmi, 65 yaş ve üstü olan, birden fazla kronik rahatsızlığı olan bakıma muhtaç hastaların iklim ve hava değişikliği gerçekleştirilerek sosyal tesislerde tedavi edilmesini esas alan turizmdir.

    c)-termal/spa/wellness turizmi:

    profesyonel ekiplerce uygulanan su ve çeşitli aromatik kürlerin kullanılması yoluyla vücudun dinlendirilmesi, ağrı ve acıların azaltılması amacıyla uygulanan bir tedavi yöntemi olarak tanımlanmaktadır.

    termal tedavi düşük maliyetli ve etkili tedavi aracı olarak insanlar arasında önemli bir seçenek olmuştur. bugün termal turizm asya ve avrupa’da önemli bir gelir kaynağı durumundadır.

    ülkemiz, dünyada termal ve mineralli sular kapasitesinde yedinci, avrupa’da ise birinci sıradadır. biyolojik ve kimyasal açıdan zengin termal suları ile 1.500 'den fazla jeotermal kaynağa, 46 ilde 240 üzerinde kaplıca tesisine sahiptir. ancak ülkemizde jeotermal kaynakların termal turizm alanında kullanımının maalesef sadece %15 olduğunu belirtilmektedir.

    termal turizmin türevlerini üç ana başlık altında toplamak mümkündür:

    1) klimatizm (temiz havadan yararlanma),

    2) termalizm (kaplıca)

    3) üvalizm (meyve-sebze kür tedavisi)

    2022 yılında toplam 1.258.382 kişi sağlık hizmeti almak için ülkemize gelmiş ve buradan elde edilen gelir 1. 926.094 bin abd doları tutarında gerçekleşmiştir.

    sağlık turizmi alanında en çok tercih edilen ülkeler; abd, hindistan, küba, kosta rika, tayland, singapur, kolombiya, malezya, türkiye, meksika, almanya ve güney kore’dir.

    kaynak:
    1-bülbül, f. (2015). sağlık turizminin türkiye’deki gelişimi.
    2-edinsel, s. ve adıgüzel, o. (2014). türkiye’nin sağlık turizmi açısından son beş yıldaki dünya ülkeleri içindeki konumu ve gelişmeleri.
    3-erdur, e. (2013). kamu hastanelerinin medikal turizm hizmetlerinin değerlendirmesi konusunda bir araştırma.
    4-kahveci, a. (2014). dış ticaret kapsamında medikal turizm ve medikal turizm teşviklerinin etkinliğinin incelenmesi: alanya örneği.
    5-karakoç, s. (2017). küresel dünyada sağlık turizminin önemi ve türkiye’nin durumu.
    6-kostak, d. (2007). turizm hareketleri türkiye örneği üzerinden sağlık turizmi.
    7-özgül, a. (2014). türkiye’de sağlık turizmi politikaları üzerine bir değerlendirme.
    edit: kaynak eklendi.

  • yeri geldigi zaman birlikte ibadet edilebilecek, pilavli, maklubeli sohbetler gibi sosyal aktivitelere birlikte gidilebilecek, hak yolundan sapmayan muminlerin arandigi ilanlardir.

  • podcastleri spotify'da nasıl yayınlayacağını merak edenler, ben şuradan öğrendim. siz de öğrenebilirsiniz.

    bu entryde podcastin tanımı, mikrofon seçimi, program seçimi gibi konular ele alınmaktadır. normalde blog sitemde yayınladım fakat burada da olması gerektiğini düşündüm. yayın yapacak arkadaşlara faydalı olması dileğiyle.

    2020 yılının nisan ayından itibaren podcast yapmaya başladım ve ilk podcastimin konusu da ''podcast nedir?'' oldu. dünyada çok yeni olmasa da türkiye'de podcast yayıncılığının yeni yeni gelişmeye başladığını söyleyebilirim. benim amacım bakir sayılabilecek olan bu mecrada önlerden yerimi almak değil de dünyaya bir şekilde düşüncelerimi duyurmak olmuştu. hoş, bütün dünya dinlemiyor ama yine de hatrı sayılır bir dinleyici kitlesi oluşmaya başladı ve bu kitlenin kalitesinden de çok memnunum. o yüzden yakın bir arkadaşımın da söylediği gibi bir milyon tane anlamayan dinleyeceğine bin tane anlayan insan dinlesin benim için çok daha iyi.

    zaten türkiye'de entelektüel diyebileceğimiz kişi sayısı çok az. sorgulayabilen, anlatılan her şeye hemen inanmayan, fikir zincirleri kurabilen, okuyan, anlamaya çalışan ve en önemlisi dinleyebilen insan sayısı çok çok az. zaten ülkemiz insanlarının en büyük iletişim problemlerinden birisi de dinlemek iken ''dinlenebilir içerik'' üretmek de girişimci kafasıyla düşündüğümüzde büyük risk fakat benim youtube ve podcast yayınlarımda maddi kaygılarım olmadığı için bunu dert etmiyorum. şimdilik umudum var diyelim...

    gelelim podcast konusuna. ben okumak değil de direkt dinlemek istiyorum diyenler için podcast nedir sorusunun cevabı olan şu videoyu da ekleyelim. bunun ses kaydı boya bm-1 yaka mikrofonu ile alınmıştı. daha sonra mikrofonu değiştirdim idare edin.

    okumaya devam edenler için ''pod'' sözcüğü küçük kapsül anlamına geliyor ve direkt bildiğimiz ipod kelimesinden türetiliyor. cast ise ''broadcast (yayın)'' sözcüğünden geliyor. zaten podcastler ilk defa ipod için geliştiriliyor ama şu anda çoğu mecrada dinlenebiliyor ve artık ipod bile kalmadı diyebiliriz.

    konuya wikipedia'daki podcasting tanımıyla devam edecek olursak orada da şöyle yazıyor.

    ''podcasting, çoğunlukla dizi halindeki dijital medya ürünlerinin (radyo programları, videolar vs.) internet üzerinden -genellikle feed (bildirim) yoluyla- bilgisayar ve taşınabilir cihazlara (cep telefonu, tablet vs.) indirilebilecek şekilde yayınlanması. bu şekilde indirilmiş dosyalara ise podcast denir.''

    feed yoluyla derken rss diye bildiğimiz kavram karşımıza çıkıyor. bu yüzden rss'yi de tanımlamamız lazım diye düşünüyorum. rss dediğimiz şey kısaca web sayfası bildirimcisidir. yani podcastler üzerinden anlatacak olursak siz spreaker.com sitesine podcast yüklersiniz ve oradaki rss linkini de spotify'a bağlarsanız, spreaker'a her podcast yüklediğinizde spotify'a bildirim gidecek ve podcastiniz orada yayınlanacaktır. böylece son kullanıcı yeni eklenen içeriği rss sayesinde takip edebilecektir. rss konusuyla ilgili daha fazla bilgi almak isteyen okuyucular farklı kaynakları araştırabilirler.

    gelelim podcastin nasıl yapılacağına. öncelikle ben şu anda blue yeti blackout usb mikrofon ile kayıtlarımı alıyorum. kayıt arayüzü olarak audacity adlı programı kullanıyorum ve gerekli düzenlemeleri orada yapıyorum. rss için kullandığım site spreaker ve podcastleri youtube, spotify, deezer, google podcasts, apple podcasts gibi platformlarda paylaşıyorum.

    fakat en başta böyle başlamadım. yukarıda paylaştığım ''podcast nedir?'' adlı videodaki kayıt boya bm-1 yaka mikrofonuyla alınmış bir kayıttı mesela. ama onu da satın almanıza gerek yok en başta.

    eğer podcast kaydetmeyi düşünüyorsanız ve bu olayı uzun yıllar boyunca sürdürmeye de karar verdiyseniz öncelikle podcast konularınızı belirleyin veya konuları nasıl belirleyeceğinizi belirleyin. bir uzmanlık alanınız var ve o konuda insanlarla bir şeyler paylaşmak istiyorum diyebilirsiniz, gündemle ilgili düşüncelerimi söylemek istiyorum diyebilirsiniz veya ortaya konuşmak istiyorum aklıma geldiği gibi de düşünebilirsiniz. ama bu aşamayı kesinlikle atlamayın.

    ikinci aşamada mikrofon seçimi var ve bunun için birkaç tane seçenek var. benim ilk önerim telefonunuzun mikrofonunu kullanmanız. sessiz bir ortam bulup indirdiğiniz bir ses kaydedici uygulamayla ilk kayıtlarınızı yapabilirsiniz. bu kayıtları da dinleyip yayınlama kararı alabilirsiniz. fakat biraz daha profesyonel bir iş yapmak istiyorum diyorsanız okumaya devam edin.

    mikrofonla ilgili bir sonraki önerim de bir yaka mikrofonu almanız olabilir. şu anda 100 tl ve üzeri fiyatlara değişik kalitelerde yaka mikrofonları var ve o mikrofonların testlerini de youtube üzerinden izleyebilirsiniz. fakat bu testlerin sessiz ortamlarda yapılmış olduğundan emin olmaya çalışın. fakat biraz daha profesyonel bir iş yapmak istiyorum diyorsanız okumaya yine devam edin.

    gelelim biraz daha iyi mikrofon önerilerine. hem mikrofon hem de ses karı olarak kullanılabilen cihazlar var. zoom firmasına ait ses kayıt cihazları bunlar ve zoom h4n ve zoom h6n adlı iki tane önerim olabilir bu konuda. fiyatları dolara bağlı olduğu için durumunuza göre biraz can yakabilir ama özellikle zoom h6n ses kaydıyla ilgili tüm sıkıntılarınızı çözecektir. bununla ilgili de testler yine youtube'da mevcut. aramaya inanın. neyse bir tane inceleme videosu paylaşayım.

    bazı podcasterlar da zoom h4n ile birlikte bir shotgun mikrofon alıp kayıtlarını o şekilde yapıyorlar. hem sesli kitap kaydetmek için hem de podcast kaydetmek için en iyi seçeneklerden biri de bu fakat yine fiyatları sizi biraz üzebilir. eğer dışarıda kayıt alacağım, kısa filmler veya röportaj videoları da yapacağım diyorsanız bence şu an en iyi seçenek bu. o konuda shotgun mikrofon önerim de zoom h4n veya zoom h6n ile birlikte rode ntg-1 adlı mikrofon.

    eğer ben sabit bir yerde oturup bilgisayarla, tabletle veya telefonla kayıt alacağım diyorsanız içinde ses kartı olan usb'li bir condanser mikrofon alabilirsiniz. bu konuda da birkaç tane tavsiyem olacak elbette ama bu mikrofonları alırken sesinizin tonunu bilerek satın alın derim. çünkü bazı mikrofonlar tiz seslerde başarılı iken bazıları da pes seslerde başarılı. bazıları da neredeyse hepsinde başarılı. usb mikrofon önermemin sebebi ise ses kartıyla uğraşmayacak olmanız ve taşınabilirlik. evet bir zoom h6n ses kayıt cihazına göre daha az taşınabilir olacak, yanınızda bilgisayarınızı da taşımanız gerekecek ama yine de fazladan bir aletle uğraşmamak adına iyi diyebiliriz buna.

    usb mikrofon önerilerime gelince, aşağıdaki linklere tıklayarak test videolarını da görebilirsiniz:

    audio technica at2020 usbi

    rode nt-usb

    rode nt-usb mini

    rode podcaster - usb mikrofon

    mxl usb 008 (barış özcan'ın kullandığı mikrofon)

    blue yeti usb blackout edition (emre yücelen'in kullandığı mikrofon)

    blue yeti nano usb

    bunların dışında alınabilecek başka usb mikrofonlar da var ama sanırım bu kadarı yeterli olacaktır. dileyenler başka markalara da bakabilir.

    yine condanser mikrofonlar (48 volt phantom power ihtiyacı duyan) ile kayıt almak isteyenler olursa ses kartıyla birlikte almaları gerekir. bununla ilgili öneriler de vermek isterdim fakat o biraz daha home stüdyolar için gerekli olur diye düşünüyor ve podcast kayıtlarının konusu olarak görmüyorum.

    başta söylediğim gibi ben de emre yücelen gibi blue yeti blackout usb mikrofon ile kayıt alıyorum ve merak eden arkadaşlar satranç serüvenimi anlattığım şu podcaste bakabilirler. aynı zamanda kaydedilen sesleri dinlemek için mikrofonun üzerinde bir kulaklık girişi de var ki bu da çok önemli bir özellik.

    eğer sesi ne ile kaydedeceğimize karar verdiysek kayıt aşamasına geçebiliriz.

    ben sesleri audacity adlı ücretsiz ve açık kaynak kodlu programda kaydediyorum. bu programın hem ücretsiz olması hem de türkçe olması en sevdiğim iki özelliği. usb mikrofonu bilgisayara bağladığımda basit bir şekilde mikrofonu tanıyor ve mikrofon üzerindeki gerekli ayarları yaptıktan sonra tüm kaydı rahatça alabiliyorum.

    audacity dışındaki alternatiflere bakacak olursak mixcraft, adobe audition, cubase gibi yazılımlarda da ses kaydı ve gerekli diğer düzenlemeleri yapabiliriz. ben os podcast adlı seride kendi sesimin altına lo-fi tarzı müzikler de eklediğim için audacity yetersiz kalıyor ve mixcraft programını kullanıyorum. os podcast serisinde henüz bir tane video var ama şuradan bakabilirsiniz.

    eğer mikrofon ve ses kaydı meselesi de tamamlandıysa bir sonraki aşama olan podcastimizi yayınlama aşamasına geçebiliriz. ben öncelikle bu podcastleri bir video haline getiriyorum ve bunun için de ücretli bir yazılım olan movavi video editor plus adlı programı kullanıyorum. video haline getirdiğim podcastleri de ilk olarak youtube'da yayınlıyorum. fakat iş mp3 dosyalarını spotify, deezer, apple podcasts gibi mecralarda yayınlamak olunca işler biraz değişiyor.

    açıkçası ben genç bir kardeşimizin videosu ile öğrendim spotify'da podcast yayınlama işini. o yüzden burada uzun uzun anlatmayacağım. şu videoyu takip ederseniz siz de yapabilirsiniz.

    sonrasında spreaker hesabınızda dashboard sekmesine tıklayıp podcastinizi açtığınızda sol tarafta ''distribution'' adlı bir bölüm göreceksiniz. oradan diğer podcast mecralarında yayınlamak için gerekli olan her şeyi göreceksiniz.

    bu arada podcastiniz için bir görsel belirlemeyi de unutmayın. ben bunun için [canva.com canva.com] sitesinden faydalandım. dileyenler photoshop'tan yararlanabilir veya [bionluk.com bionluk.com] sitesinden bir profesyonelle çalışabilirler.

    şöyle bir bakalım unuttuğumuz bir konu var mı?

    podcastin tanımı +
    mikrofon seçimi +
    program seçimi +
    podcasti yayınlamak +
    kendi reklamını yapmak +

    her şey tamam gibi gözüküyor.

  • sek ürünleri alarak devam ediyorlar. o günden beri bir tane bile pınar ürünü almadım. isterse kar oranı tavan yapsın, isterse benden başka herkes kullanıyor, alıyor olsun, isterse dünyanın en ucuz ve en güvenilir markası olsun ben almayacağım.

    kafanız basmıyor galiba bir şeylere. şirket batsın, pınar yok olsun gibi bir amacım da yok. pınar firması bir tercih koydu ortaya. ben de bireysel olarak bir tercih koydum. benim gibi davranan veya davranmayan bir çok insan var. pınar yanında olanlarla mutlu biz de hayatımızda pınar olmadan mutluyuz.

  • 'kırkından sonra amcam çeker halayı
    amcamın zamanında halay mı vardı?'

    bu hayatın anlamını sordurtur kişiye.