ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
thorstein veblen
-
yukarıda yazdıklarımıza (#6139141) ek olarak, madde madde yazacak olursak..
1- eğer kurumsal iktisat * iktisadî ortodoksi (neoklasik iktisat) tarafından soğurulmadıysa bu, veblen'in, eyüp özveren'in tabiriyle, kurumsal iktisadın çekim merkezi olmasından dolayıdır. tek başına bu bile veblen'in ne kadar önemli olduğuna delildir.
2- iktisat, tee cantillon'dan beridir, adam smith'den beridir fiziğe öykünen bir disiplin olagelmiştir. buna yalnız iki kişi itiraz etti; birisi bu ademoğludur. ona göre iktisatın, kuracağı eğretilemeler için ödünç alacağı koşutlukları fizikte değil, "biyoloji"de aramak gerektir. bu veçhile newton'un karşısına darwin'i koymuştur. iktisat, duruk * dengelerin karşılaştırmalı çalışması olmaktan öteye geçmeli (bunu yapanlar klasik ve neoklasik iktisatçılardır); evrimsel bir anlayışla a'dan b'ye nasıl gidilir, bunun yanıtını aramalıdır.
(bkz: richard cantillon)
(bkz: adam smith)
3- yukarıda da bahsettiğimiz atıl merak * kendi kişiliği ile tam bir bağlılaşım ve dahi uyum içinde olan bir kavramdır. "bilim, bilim için yapılmalı" lafzını düstur bellemiş; "nesnel" kalmaya takıntı derecesinde önem atfetmiş bir düşünürdür. bu onu "kural koyucu"* bir bilimsel tavır almaya itmiş ve onun, "kural koyuculuk"un karşıtı olan tespitçi, betimleyici* amcaları * kıyasıya eleştirmesine sebep olmuştur.
4- peki muhterem pür-i pak mıdır? oh, tabi ki hayır kuzum,, kendisi bir değer kuramı* sahibi değildir netekim; kavramsal çerçevesi fiyat tespiti, kaynakların dağılımı gibi konular üzerine konuşmasına imkan tanımamaktadır, ne münasebettir.
5- falandır, filandır.
trafikte en temkinli yaklaşılması gereken araçlar
-
sırayla vermek gerekirse
1-renault fluence
2-hyundai accent
3-fiat linea
4-sedan palio
5-ford connect
kuş serisi çok çok sonradan geliyor.
genelleme yapmıyorum, sahibi olanlar da alınmasın ama fluence konusuna özellikle değinmek istiyorum. şu ana kadar başıma 2 kaza geldi, ikisinde de fluence vardı ve yüzde yüz onlar suçluydu. işin ilginç yanı araçların ikisinin de gerçek sahibi o sürücüler değildi. biri araç kiralamış öteki devletinmiş. bence sıkıntı da burdan geliyor. fluencelerin çogu filo kiralama gibi şirketlerden geliyor. sürücüleri genellikle gerçek sahipleri değiller. o yüzden gavur malı gibi kullanıp trafikte terör estiriyorlar. özellikle 34 plaka fluence görünce hemen kaçın yada kaçmayın o gelir sizi bulur.
eşek gibi çalıştıktan sonra erkeğe yemek yapmak
-
bir erkek olarak düşündüğümde bana bile zor gelen icraat. bazen eve geldiğimde düşünüyorum " çalışan kadın olsam yemek yapmam gerekecekti" diye. hem çalışan kadın olup hem ev kadını sorumluluğunu üstlenmek dünyadaki en zor yaşam tarzlarından biri sanırım. eşimin çalıştığı zamanlarda mümkün olduğunca yardım ediyordum. genelde dışarıda yemeğe teşvik ediyordum , bazen yemeği yapıyor sofrayı hazırlıyordum. yeri geldi camları bile sildim. iki kişi çalışan çiftler , birbirinize yardımcı olun , hayatı çekilmez kılmayın.
not : eşim ev hanımlığını seçtiği için böyle bir durumum kalmadı.
iş hayatının ilk kuralı
-
*kimseye güvenme. ofis arkadaşına, müdürüne. hiç kimseye.
*unutma tek tutunabileceğin dal iş tecrübesi. gerisi yalan. (memur değilsen)
*insanların senin hakkında dedikodu yapmasına veya alay etmesine izin verme. özel hayatın hakkında ısrarla muhabbet açanlara "özel hayatım seni ilgilendirmez" de. kaba olmaktan korkma.
*mobbing'le yaşanmaz, zamanı geldiğine karşı saldırıya geç veya iş değiştir. mobbing yapanlar genelde görünüşlerinin aksine çok korkak insanlardır. dişini gösterince geri çekilirler.
*belgeleri arşivle, sakla, savsaklama. nerede şu evrak diye olmadık zamanda sıkıştırabilirler.
*torpilin varsa, doğru zamanda kullanmaktan çekinme, ama boş şeyler için de boşa harcama.
*iş arkadaşlarını face'e ekleme. hatta mümkünse işyerinden samimi arkadaş edinme.
*altındaki adama köpek muamelesi yapma, kuyunu kazmaya çalışır.
*amire yalakalık yapmak pek işe yaramaz, senin hakkındaki fikri değişmez, ama saygılı davran ona.
*yasal haklarını öğren.
30 ağustos 2023 ibb'nin gülşen konseri
-
gülşen'i normalde sevmem ama sansürcü siyasal islamcıları böyle kudurttuğuna göre helal olsun ibb'ye. şahane iş çıkarmış.
debe editi: seçilmiş milletvekili can atalayın ve diğer gezi tutsakları çiğdem mater, mücella yapıcı, tayfun kahraman, mine özerden ve hakan altınayın bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. haksız yere hapse atılan bu insanların, hukuksuz yere hapiste tutulan can atalay'ın çiğnenmiş haklarını kim ödeyecek? bir gün gelecek, bu haksızlıkların hesabı sorulacak.
bitcoin
-
son iki haftadir paritesi 6-8 dolar arasinda seyreden, bugun 8.35 olmus para birimimiz. ote yandan "difikulti" de katlanarak artmakta, ah keske eskiden girisseymisim dedirtmekte. bu kadar ekran kartini daha sonra nereye sokucam diye sordurtmakta.
chp'nin sözlük temalı oy verin reklamı
-
aşağıdaki entryleri okumadan önce reklama bakarsanız keyifli bir reklam izlersiniz. diğer entrylerde hep spoiler var.
facebook link
youtube link
-
spam mail ata ata şirket büyütüp microsoft'a sattı adamlar ya. yuh.
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
yaklaşık üç ay siparişle pizza söylenmesi sonucunda şöyle vahim haller olabilmektedir:
"bi zahmet çabuk hocam, turunculu arkadaş sırtının üstünde dönmeye başladı" -ninja kaplumbağalar
yaran facebook durum güncellemeleri
-
kışın bulduğumda sevineyim diye montumun cebine 10tl koydum. 3 gündür aklımdan çıkmıyor... geceleri uyku uyuyamıyorum. ne biçim fakirim lan ben...
thy'nin inanç düşmanı müjdat gezen'e sponsorluğu
-
thy bir islam teşkilatı mı aq? barselona'ya falan da sponsor oluyor. hani haç falan var amblemlerinde... buna ne diyorsun?
her geçen gün mallıkta seviye atlıyorsunuz.
kıdem tazminatının kaldırılması
-
geçen sene işten çıkarıldım. tamamen haksız sebeplerden. bu yüzden davayı zaten kazandım.
neyse efendim, kıdem ve ihbar ile yaşayabildim iş buluncaya kadarki 3 ayda. kaldı ki bekar ve birikmişi de olan biriydim. borcum yoktu.
çünkü işsizlik maaşı, aldığım maaşın 1/4'ü bile etmiyor. sadece ihbar tazminatımı alsam, muhtemelen 2. ay itibariyle birikimden yemeye başlayıp, işsizliğim uzasa bildiğin sokakta kalacaktım.
şimdi sorarım, türkiye gibi işyerlerinde adaletsizliklerin, mobbing'lerin kol gezdiği bir ülkede, işçinin alabileceği tek güvenceyi kaldırmak, elli tane şarta bağlamak akıl karı mıdır?
parti bağımsız düşünün. yarın bu kişi siz de olabilirsiniz. işte bu akp'nin saçma ekonomi politikalarında artık geldiği son noktadır. maaşın %50'sinden fazlası vergilere giderken, devleti, ülkeyi daha ne kadar vatandaş ayakta tutacak? ekonomi politikası hiç olmayacak mı bu ülkenin?
seçmenin %25'inin azerbaycan'a yerleşmesi
-
azerbaycan hakkında bilgi sahibi olmadan dile getirilen önermedir.
azerbayca'da dönen rüşvetin, üçkağıtın haddi hesabı yoktur. o yüzden %25 değil de %49 gitse çok daha çabuk uyum sağlar.
hem sırıtmazlar da!