hesabın var mı? giriş yap

  • bu terörist belki gebermiştir, ama kendisine ne istediyse veren zihniyet hala bu topraklarda yaşıyor.

    türkan saylan'ın, kuddusi okkır'ın, ali tatar'ın ve daha nicelerinin ahı var.

  • acımasız olduğu kadar gerçekçi bir kelime.
    boş oluyorsun, sade kabuk kalıyorsun geriye. içi boş bir kabuk ne işe yarar ki? ceviz olsan atarlar hemen çöpe.

    biz ilk önce evleri ayırdık.
    bir kendimi bir de kızımı alıp çıktım o evden. soranlara bunu söylüyorum hep, aslında o da aynını yaptı, bir kendini alıp çıktı.
    öyle karar verdik çünkü, bize mutluluk vermeyen, bize uğurlu gelmeyen eşyaları ne o ne de ben alamadık.
    çok gerekli bir kaç parça dışında üst baş bile kaldı o evde. sanırım ikimiz de yenilenmek istedik, maddiyat elverdiğince.
    sonra duruşma günü geldi. yön bulma hususunda tam bir kör tavuk gibiyim. kaybolurum hemen. izmir'de iken erkek kardeşimi hatay'dan aşağı mithatpaşa yönünde sahile indirmek isterken önce betonyol'a çıkarmış, sonra da madem çıktık hadi yeşildere'den karşıyaka'ya amcamlara gidelim diye kandırmaya çalışmışlığım vardır. alt üst, sağ sol yok bende, bunu bildiğinden telefonda bana adliyenin yerini o kadar mükemmel tarif etmişti ki elimle koysam bu kadar rahat bulamazdım.
    anlaşmalıydık zaten, uzun sürmeyecekti.
    sonra bitti mahkememiz. çıktık. adliyenin kantine gittik, "gel." dedi, "sana bir çay ısmarlayayım."
    "tamam" dedim, "tatlılar benden o zaman."
    en azından cuma namazlarına gitmesini çok isterdim hep. annemin babamı hazırladığı gibi cuma vakti onu hazırlamak namaza, çok isterdim. hiç nasip olmadı, onu tanıdığımdan itibaren bir kere bile gitmedi cuma namazına. namaz bu, allah ile kul arasında, ses etmemiştim; ama bilirdi üzüldüğümü. geçen cuma namaza gitmiş ve ikimiz için çok dua etmiş, onu söyledi. güldü sonra. "bak, demek senleyken imanım elden gitmiş, senden ayrılacağım için nasıl imana geldim görüyorsun. namaza bile başladım." dedi. beraber güldük, komikti gerçekten de. "sırtında da kaşıntı başlamıştır senin." dedim, anlamadı. "yoo, başlamadı." dedi. "benden ayrılıyorsun ya, kanatların da çıkacaktır. melaike oluyorsun. kaşınıyordur sırtın, dikkat et." dedim.
    iyice güldük. hep böyleydi zaten aramızdaki. bir atışma, bir altta kalmama, bir takılma birbirimize.
    gülerdik ama, hep gülerdik birbirimize. ben ona daha çok gülerdim; çünkü hiç hazırcevap değildim. hep alt ederdi beni. komiğime giderdi. bir de haklı da olurdu, inkar etmek yerine gülmek daha kolayıma gelirdi, gülerdim. zaten bizim evin delisi bendim.
    sonra tatlılar yendi, çaylar içildi, sigaralar söndürüldü. kalktık.
    birden anladım ben, boşanmayı isteyen ben olduğum halde, birden anladım. artık bitmişti.
    kendimi yokladım, pişman mıydım?
    hayır, değildim.
    mutlu değildim, kendi mutsuzluğumda onu da eritmiştim.
    biz birbirini ilk görüşte seven, iki zıt karakterdik.
    yedik bitirdik, sevgimizi.
    dünyanın en güzel şeyini, bizi yani, harcadık.
    pişman da olmadık bundan. geri adım da atmadık.
    çok güvendik karşı taraftakine, seviliyoruz nasılsa dedik.

    ama sevgi sorunları çözmüyor.

    şimdi evlendi.
    duyuyorum ki, çok da mutluymuş. ben de mutlu oluyorum.
    o beni, ben onu mutlu edemedik birlikteyken.
    ayrılığa adım atarak, ona mutluluk için şans vermişim demek ki.
    benimle konuşmuyor, eşi istemiyormuş.
    haklı olabilir. ben anlamıyorum bu mantığı; ama haklı olabilir. kendi tercihi.
    yeter ki mutlu olsun.

    yeniden evlenmeden bir ay kadar önce, kızla ilgili bir şey için buluşmuş çay içiyorduk. evleneceğini biliyordum; ama ilk kez akıl danıştı benden. kadının beni kıskandığından bahsetti, kendisinin nasıl davranacağını bilemediğinden.
    "benden esirgediğin ne varsa ona yap, mutlu olursun." dedim.
    "bir de ailenle fazla yüz göz etme eşini, her şey çözülür." dedim.

    söylediğimi yapmış. ne güzel, şu dünyada biri de benim sayemde mutlu olsun artık.
    mutlu da olsun zaten, o mutlu olsun ki kızımız da mutlu olsun.
    içim o kadar rahat ki, o kadar tüketmişiz ki sevgimizi.

    ..............................

    eski eşim denmesinden hoşlanmıyorum. eski eş nedir yahu, ne kadar kırıcı bir kelime öbeği, her iki taraf için de öyle. kendisinden bahsederken artık, kızımızın babası diyordum. böyle deyince insanlar, hâlâ unutamadığımı söylüyorlar. öyle değil aslında, kızımız değil mi zaten? yalan mı yani?
    yorum yapmaya meraklı insanlar her yerde.
    soğuk bir "kızın babası" diyorum, mesele kapanıyor.

    o da illa anlatmam gerekirse.
    yoksa ben kimseye anlatmıyorum onu.

    çünkü içi boş bir kabuk gibi kocaman bir kelime var aramızda. boşandık biz.
    o öyle mutlu, ben böyle.

    ekleme: ayrılalı 12 yıl olmuş bile. başlarda insan kendini basarısız zannediyor. hiç ilgisi yok oysa, aksine her şey insan için. hele de benim gibi boşanmayı isteyen tarafsanız zaman içinde unutuyorsunuz bile.

  • genetik durumdan dolayıysa düşürmesi zor, kendi özelimde bakacak olursam da imkansız.

    uzun yıllardır sağlıklı beslenmeye özen gösteren, kilosuna dikkat eden, spor/yürüyüş yapan biri olarak tahlillerimde total kolesterolümü düşük gördüğümü hiç hatırlamıyorum. ama fast food düşkünü, kilolu bir arkadaşımın kolesterolü benden çok daha düşük çıkıyor mesela.

    yakın zamanda gittiğim birden fazla doktor da yediğine dikkat eden, hareket eden, kilolu olmayan birinin kolesterolü yine de yüksekse, bu genetiktir dedi aynı şekilde. ilaca falan da gerek görmediler. bu sebeple benzer durumda olanlar çok da kafaya takmasın bence, değiştirilmesi pek mümkün olmayan durumlar için kafayı yıpratmaya gerek yok.

  • utançtan yerin dibine sokan yorumlar yapan akrabadır.

    türkiyenin en büyük markalarının birinin kampüs marka elçisiydim. markanın yakın zamanda yapacağı bir seminerin organizasyonu üstümdeydi. markanın stajyer adaylarının başvurularını alıp, belli kriterlere göre ön elemelerini yapacaktım. sürekli paylaşımlar yapıyorum facebooktan, twitterdan. işte seminer olacak, cv gönderin, staja başvurun falan. son derece kurumsal ve ajans tarafından belirtildiği şekilde tüm paylaşımlar.

    son derece kurumsal nitelikte bir paylaşımımın altına öz dayım gelir ve şu yorumu bırakıp kayıplara karışır:

    "naber lan hıyar ağası"

  • güç kuvvet dilediğim kız, allah annesinin de kızın da yardımcısı olsun.
    bu haber, yaşamaktan iğrenmeye sebep olan bir haber.
    yolunu kaybetmiş bir genç kız, dilini bile bilmediği insanlar arasında, onlarca güvenlik görevlisinin olduğu ve güya medeni bir şehirde bunları yaşıyor, kaç kişi tecavüz etti belirsiz, kanlar içerisinde hastane bahçesine atılmış şekilde bulunuyor.
    öyle bir şok yaşamış ki, anlatamıyor-paylaşamıyor.

    önce bu haberi okuyun, sonra empati yapmayı deneyin, allah kimseye vermesin.
    sonra da adres sorulan kızların kaçması bu başlıkta kezban dediğiniz kızların korkularıyla yüzleşin.

    dünya canavarlarla ve canilerle dolu, şerefsizlerle dolu. kötüler, iyilerden daha çok ne yazık ki.

  • çok değil bundan 10-12 sene öncesine gidildiğinde görülecektir ki letonya'ya elendikten sonra ya ben 2002 dünya kupasında 2003 konfederasyon kupasında bu takımı üçüncü yaptım "it is the football, that is the football" diyip aradan sıyrılıp devam etmek varken "şerefiyle" istifa etmiş teknik direktördür. belki vizyonsuzdur ama şerefli bir "adamdır".

  • üst edit: hepsiburada.com genel merkezinden arandım. hepsiburada'nın sahte ürünlere karşı politikasının çok net olduğunu, sahte ürüne taviz verilmediğini belirttiler. bununla birlikte sahte ürünle mücadele konusunda çeşitli yaptırımlar uyguladıklarını ve gelecekte bunları geliştireceklerine dair bilgi ilettiler. bizim konumuz için de ürünün ellerinde olmadığını ve bu sebeple oluşan zarar ile ilgili fiyat farkını hediye çeki olarak tanımlayacaklarını belirttiler. sahte ürün satan firmalar için caydırıcı olması açısından çeşitli önerilerde bulundum ve dikkate alacaklarını söylediler. destekleyen tüm yazarlara çok teşekkür ederim. teşekkürler sözlük.

    14 ağustos 2021 tarihinde eşime "dyson airwrap™ complete uzun saç şekillendirici (dyson türkiye garantili)" adlı ürünü hepsiburada üzerinden 3.646,01 tl'ye satın aldık. o dönemde hemen hemen tüm sitelerde ürünün fiyatları bu civardaydı. cimri.com 1 yıllık fiyat değişimi

    eşim yaklaşık 1 yıldır elimizde olan bu üründen memnun kalmadığı için işe yaramaz olduğunu düşünüp pek kullanmıyordu. geçtiğimiz günlerde eşim bir arkadaşımızın evinde aynı ürünü görüp kullanınca bizim aldığımız ile arasında ciddi farklılık olduğunu gördü. bu duruma istinaden aldığımız üründe arıza olduğunu düşünerek dyson müşteri hizmetlerine başvurduk.

    dyson müşteri hizmetleriyle ürüne ait seri numarasını paylaştık. görsel. müşteri hizmetleri, ürünün orijinal olmadığını ve bu sebepten ötürü ürüne servis kaydı açamayacaklarını belirttiler. buna istinaden hepsiburada.com müşteri hizmetleriyle görüşüp ürünün orijinal olmadığını ve bu konuda ne yapmamız gerektiğini sorduk. onlar da satıcı firma ile iletişime geçip dönüş yaptılar ve ürünü ilgili firmaya göndermemizi istediler.

    biz, hepsiburada.com'a üstüne basa basa ürünü dyson türkiye garantili olarak aldığımızı bu sebeple hiçbir şekilde onarım/iade kabul etmediğimizi yalnızca orijinal ürün ile değişim istediğimizi söyledik. onlar da "ilgili firma tarafından ürününüz incelendikten sonra size yardımcı olacağız" dediler. biz de hepsiburada.com'un bu sözüne güvenerek ürünü ilgili firmaya gönderdik.

    09 eylül 2022 tarihi itibarıyla ürünümüz incelenmiş ve iade alınmasına karar verilmiş. ürünümüzün 14 ağustos 2021 tarihinde aldığım ücreti olan 3.646,01 tl kartımıza iade edilmiş. görsel. oysa hali hazırda ürünün satış fiyatları bu rakamın çok çok üstünde. oysaki biz sadece ürünün orijinal olanıyla değişim yapılması durumunu kabul edeceğimizi kendilerine belirtmiştik.

    hepsiburada.com ile tekrar iletişime geçtiğimizde bu geri bildirimimizin çok kıymetli olduğunu, ürünün sahte olduğunu belgelendiği için ilgili satıcı ile ticari faaliyetlerini sonlandırdıklarını belirten bir cevap verdiler. görsel

    biz ilgili firmanın üyeliğini sonlandırmanın bizim zararımızı karşılamadığını, hepsiburada.com'a güvenerek bu ürünü aldığımızı, mağdur edildiğimizi ve ayrıca iade edilen tutar ile hiçbir şekilde ürünü alamayacağımızı kendilerine ilettik. ancak konu ile ilgili "git kime şikayet edersen et" tarzında bir yaklaşımla yasal haklarımızı kullanabileceğimizi belirttiler. görsel

    biz, hepsiburada.com'a güvenerek satın aldığımız sahte bir ürünü gerçek diye 1 yıldır kullanmaktayız. sahte olduğunu tespit ettikten sonra bize iade edilen para ile biz şu an ancak ürüne ait birkaç başlık satın alabiliyoruz. talebimiz ürünün orijinali ile değiştirilmesi. ancak hepsiburada sahte ürün satıldığını kabul etmesine rağmen hiçbir şekilde çözüm sağlamaya yanaşmamakta. bu yüzden son çare sözlüğe yazarak hakkımızı aramak istedik.

    düzenleme 1: 1 yılda nasıl ürünün sahte olduğunu fark etmesin diyen arkadaşlar var. bir ürünü daha önce kullanmadıysanız elinizdeki ürünün orijinal olup olmadığını nasıl anlayabilirsiniz? yani düşünün ki birisi size daha önce kullanmadığınız bir ürün getiriyor ve siz o ürünü orijinal diye düşünüyorsunuz ve kullanıyorsunuz. ancak o ürünü kıyaslayabileceğiniz farklı bir ürün gördüğünüzde aradaki ayrımları yapabilirsiniz. kısaca ikinci resim olmadan aradaki 7 farkı nasıl bulabilirsiniz?

    düzenleme 2: bazı arkadaşlar ürünün güncel fiyatı ile ödediğimiz arasındaki farkı talep ettiğimiz gibi bir mantık kurmuşlar. kesinlikle bir böyle talebimiz yok. tek talebimiz sahte ürünün orijinali ile değiştirilmesi. zaten ürünü gönderme amacımız buydu. ürünü gönderirken kesinlikle iade istemiyoruz değişim istiyoruz demiştik, hepsi notlarda var. biz ürünü gönderdik. şimdi elimizde ürün yok onun yerine 3646 tl var. ancak bu parayla hiçbir şekilde bu ürünü alamıyorum. hak mı bu?

    düzenleme 3: firmanın kullanıcı adını kapatmak bir çözüm değil. caydırıcı da değil. bugün o firma belki 100 müşteriye bu ürünü sattı. sahte olduğunu anlayan 5 kişiye ücret iadesini yapsa bile firma ciddi bir kar etti demektir. ayrıca bugün o firmanın satıcı adını kapatsan bile yarın birinin adına tekrar şahıs firması kurup satış yapabilir. caydırıcılık nerede?

    düzenleme 4: hepsiburada ürünün sahte olduğunu kabul eden mesajı 10 eylül'de yazdığı için başlık 10 eylül diye açılmıştır.

    düzenleme 5: yüzden fazla destek mesajı geldi. herkese çok teşekkür ederim. başlık sayesinde aynı satıcıdan satın alan bir yazar daha ürünün sahte olduğunu fark etti ve hepsiburada'ya başvurdu. bununla birlikte onlarca yazar ilgili pazaryerinden aldığı deterjandan kulaklığa kıyafetten telefona kadar birçok ürünün sahte olduğuna dair deneyimlerini anlattı. bu sorun çözülse bile türkiye'deki pazaryerlerinin sahte ürüne karşı sıfır tolerans politikası göstermesi gerekiyor. bence her önüne gelen satış yapamamalı.

    düzenleme 6: hepsiburada üzerinden satış yapan satıcının sahte ürün göndermesinden hepsiburada'nın sorumlu olmadığını yazan bazı yazarlar olmuş. o zaman hepsiburada aydınlatma metnine "hepsiburada.com satıcıların sattığı ürünlerden mesul değildir. satıcılardan aldığınız ürünlerin orijinalliğini sorgulamak tüketiciye aittir" yazsın bir zahmet ve hepsiburada üzerinden alışveriş yapacak arkadaşlar bu koşula göre alışveriş yapsın.

  • bugün 2344'üncü ölüm yıl dönümü olan ve sözlükte olağanüstü askeri ve stratejik dehasından enine boyuna bahsedildiği için bu konuya girmeden daha az bilinen ve daha az takdir edilen başka bir yönüne dikkat çekmek istediğim büyük fatih.

    ezine, karpuzlu, iskenderun*, iskenderiye, rakka, basra, herat, hucend, merv, ai-khanoum, ucc, celalpur, haydarabad, gazne, fera, termez, kandahar gibi günümüzde hâlen büyük yerleşimler olan ya da kurulmalarından sonra uzun süreler boyunca büyük yerleşimlere ev sahipliği yapmış olan kimi kaynaklara göre otuz, kimi nispeten taraflı kaynaklara göre yetmişten fazla kent, doğrudan büyük iskender'in emirleriyle kurulmuştur.

    plutarkhos'a göre söz konusu kentlerin bir kısmı sıfırdan tesis edilmiş poleis yani şehirler, bir kısmı askerî yerleşimler olan katoikion adlı kale-kentler ve bazıları da phrourion adlı geçici askeri tahkimatlardan ibaret olsa da yine de büyük iskender'in fetihleri kadar bayındırlık hususunda yaptıkları da takdire şayandır. zirâ, yukarıda bugün kullandığımız isimleriyle listelediğim ve hindistan'ın batısından bulgaristan'a, pakistan'dan mısır'a uzanan sayısız yerleşim, tarihte ilk defa sayıca bu kadar çok olacak şekilde bir hükümdarın doğrudan emirleriyle inşa ve imar edilmiş olup iskender ile birlikte başlayan helenistik dönem'de, iskender'in ardından gelen selevkos'undan zipoitis'ine, antiokhos'undan prusias'ına pek çok helenistik basileus* da bu emsali kendilerine bir standart olarak belleyip kendi isimleriyle anılacak pek çok şehir kurmuşlardır.

    büyük iskender'in kurdurduğu şehirlerden bazılarının antik çağlardaki tarihsel gelişimleri için sizleri aşağıya alabilirim.

    (bkz: alexandria eskhata/@ncpzbsn)
    (bkz: alexandria arachosia/@ncpzbsn)
    (bkz: alexandria bucephalia/@ncpzbsn)
    (bkz: nicephorium/@ncpzbsn)

    kısacası, kendisi yalnızca bir komuta dehası olarak değil, bir imar kralı olarak da kendisinden sonra gelen nesillere ve önderlere emsal teşkil etmektedir.

    hades ile ebedî muhabbeti bol olsun!

  • - 4+2 çekirdekli a11 işlmeci,
    - face id: çift ön kamera ile 3d yüz tarama sistemi ile hızlı tuş kilidi açma. ir ile karanlıkta da çalışabilecek
    - ince kenar çerçeveli ön yüzü tamamen kaplayan oled ekran
    - önceki modele göre daha gelişmiş çift arka kamera
    - bluetooth 5.0
    - kablosuz şarj
    - cam kasa

    gibi özelliklere sahip olması beklenen telefon. en vurucu olan oled ekran ve yüz tarama sistemi bence. bir de boyut iphone 6/7'den biraz büyük, 6+/7+'tan küçük. ekran ise ön yüzeyi tamamen kapaladığı için 7+ boyutu gibi.

  • bakanlık kademesinde bir ortağı olduğu tahmin edilen, akp'nin kurucularından kocadağ ailesine ait bir markadır. konumlandığı mekanlara bakarak "nasıl burada yer almışlar" demenize neden olacak kadar güzel yerleri çevirmeleri buradan gelir.

    sütiş markasının da sahibi aynı aile. son zamanlardaki starbucks eylemlerinin bilinçli olarak bu aile tarafından kontrol edildiği iddia ediliyor.

    (bkz: https://twitter.com/…un_/status/1724472407597928488)

    edit: imla