hesabın var mı? giriş yap

  • bu malikanenin her tuğlasında ,değerli halkımızın survivor sevdası ve gönderdiği sms'ler vardır.

    her metre karesinde bir ödül oyunu ,bir "ikisi de çok hızlı" vardır.

    türkiye manzaralı bir ev burası ,siz onu izledikce o da sizi izliyor ,siz izledikce manzarası güzelleşiyor, değeri artıyor.

  • saç ve tırnak da yaradılış özelliği olduğuna göre, kesilmelerinin haram olduğunu düşündüren başlık. hatta koltuk altı kılları falan da öyle...

    ha, "koltuk altı kılı pistir de, kadının dudağının üstündeki ergen bıyığı temizdir" diyorsan, temizlik anlayışlarımız biraz çelişiyor; o ayrı.

  • bir vatandaşın ülkenin vergi politikasıyla ilgili sorusu.***

    cevabına gelirsek;

    (bkz: altın yumurtlayan tavuğu kesmek)

    insanlar kendi sgk primlerini kendileri yatırırsa halkın bilinci artar, ödediği vergilerin farkında olur. milyar dolarlara saraylar, yolsuzluklar, onun bunun makam arabaları, konutlar, lojmanlar yani oraya buraya göz göre göre gereksiz harcanan paralar sorgulanmaya başlar.

    olmaz yani. hele bu iktidarda mümkünatı yok.

    ve (bkz: ben vergisini ödeyen bir vatandaşım) cümlesi amerikan filmlerinden çıkıp hayatımızda ciddi bir yer eder.

  • gelmiş geçmiş en samimi ve en tatlı kadınların listesi yapılsa ilk 10 a girecek birisi belki de.

    dinozorluğuna övgüsünü ne güzel anlatmış;

    "çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım? tam tersine baş kaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı. bu yüzden dinozorlukla suçlanmam da vız gelir bana. çünkü ben dinozoru tarih öncesi çağların nesli tükenmiş bir hayvanı olarak değil; geçmişin doğruluğu kanıtlanmış ve yadsınamaz değerlerini yeni sentezler yaparak geleceğe taşımayı amaçlayan bir yaratık olarak tanımlıyor, dinozorluğumla övünüyorum."

  • içmeyi bilmeyen arsız turistlerin sokak ortasına bağıra çağıra kusup yattığı, şehrin dokusunu, kültürünü bombok ettiği güzelim avrupa kenti.
    buranın yerlisi mutsuzdur ve ot içip fuhuş yapmaya gelen 18-30 yaş arası görgüsüz insanlardan yana yılgındır.
    sadece türk insanı değil, dünyanın bir çok ülkesinde gençler görgü bilmez. kimseyi rahatsız etmeden mutlu olmayı da pek beceremezler.
    evler genelde alçak kat ve ana caddeye bakar. ana merkez ve coffee shoplardan çıkan gençlerin yürüdüğü cadde ve sokaklarda ev kiraları ve fiyatları, sakin konumlara göre oldukça düşüktür.

    bizdeki kadikoy barlar sokağında anıran, sağa sola işeyen ve kusan insanlar orda da tüm milletlerden görülür.
    genel olarak insanlar sigarasını kafeden alıp ırmak kenarında sohbet ede ede içip güzel bir gün geçiremek yerine limitlerine kadar içip insanların evinin önünde anıra anıra kusar sonra da kaldırımda uyurlar.

    şehir sakinlerinden marijuana kullananlar genelde evlerinde kendi yetiştirir ya da alıp eve gider ve içer.
    otellerde sigara yasağı olsa da bunu balkonlu bir otel odası kiralayarak çözebilirsiniz.

    eğlence için dışarı çıktığınızda size uyusturucu satmaya çalışacak insanlar gördüğünüzde uzak durmalısınız. özellikle kokain öneren onlarca sokak satıcısı size ezilip toz hale getirilmiş parol satacaktır.

    daha ucuz ot satıyorum diyenler de thc oranı düşük, başarısız hasat edilmiş otları satarlar.

    belediye başkanı femke halsema eleştirilse de çok doğru hareket etmekte ve şehrin şehirde yaşayan insanlar için huzurlu hale gelmesini hedeflemektedir. öncelik şehrin ortasına kusup, ertesi gün iş güç koşturacak şehir yerlisinin uykusunu imkansız kılan arsız turistin değil, halkındır. turistik imkanlar ve şehrin özgürlüğü elbette çok önemli. ben de gittiğim dönemlerde keyifle zaman geçiriyorum ancak bazı insanların kural ve sınır tanımazlığı gerçekten tahammül edilir düzeyde değil.

  • evet, türkiye'dedir. meşhur olan en psikopat biliminsanları bile bu kadar makaleyi kariyerleri boyunca ancak yazabilirken, güzel ülkemizde farkedilmeyen dehalar bu sayıyı 5 yıla sığdırabilmekte. o değil de haftada bir bilimsel makaleye denk geliyor, çok merak ediyorum "buradan da bir skandal patlar mı acaba" diye (nitekim bkz: fizikte bilimsel aşırma skandalı) , umarım öyle bir şey değildir ama yine de bunca zamandır mustafa saltı da dahil olmak üzere bu derece kısa zamanda bu kadar fazla makale yazan birini görmemiştim.

    http://fen.ege.edu.tr/~jfourier35/

    edit: bu başlığı açtıktan sonra sayfa içeriği nedense uçuverdi.

    edit2: "editör"ü olduğu dergilerden birinin sayfasındaki makale listesi:
    http://www.sapub.org/…journalid=1070&personid=16145

    edit3: 1 haziran 2012 itibari ile universite ile ilisiginin kesildigi haberleri dolasmakta. bolum websayfasindan ismi de silinmis.

    edit4: doktora tezinin tamamen kopyala-yapıştır olduğu ortaya çıktı*. tezi de iptal edilmiş. ama hiç bir resmi kurumdan, tek bir resmi açıklama gelmedi. intihalin kendisinden ziyade bu sessizlik türkiye akademisinin utancı olarak hatırlanılmalıdır. bir makalesi çok prestijli bir dergi olan journal of mathematical physics'ten geri çekildi.

    edit5: leiden ranking'e göre ege üniversitesi matematik ve bilgisayar bilimlerinde kendisinin makaleleri ile dünya ikincisi oldu. olay türkiye'den insanların leiden ranking'i uyarması ile dikkatleri çekti, en sonunda milliyet ege'ye manşetten haber oldu: http://i.imgur.com/ew2pe0p.jpg (bkz: #35638118)

  • burdan anliyoruz ki, bosch makinemiz bozulursa banyodan alıp mutfaga koyuyoruz sonra servisi çağırıyoruz.

    pratik olun biraz.