hesabın var mı? giriş yap

  • 6 yıllık profesyonel bir metrobüs kullanıcısıyım. farklı otobüs kombinlerinde bile hangi kapının nerede duracağını hesaplar, en kalabalık duraklarda bile 2. bilemediniz 3. metrobüste kendime rahat bir koltuk ayarlayabilecek ustalıkta biri olarak tanımlayabilirim. bunca zaman içinde bu lanet taşıtın içinde tırnak keseninden ayaklarını ayakkabısından çıkartıp ayak parmaklarını aça aça çoraplarını geren ve parmak arasına sıkışmış kokuyu dışarı salana, ishal olup otobüse sıçandan kusana, karısını dövene, taciz edene her türlü iğrençliği gördüm. hiç almadığım kokuları bu aracın içinde aldım. ne zaman yok artık daha kötüsü olamaz dedim, işte o zaman metrobüsün içinde yeniden şaşıracak bir olaya şahit oldum. şimdi bu ve buna benzer olaylara duraklarda görüyorum. neden mi? inanması çok güç ama metrobüsler dolu. ne yapsın adam metrobüse binemiyor ki? orada göremediği işini durakta hallediyor. her zaman bir kişilik yer vardır mottosuyla hareket eden bu araçlarda artık yer yok. ben bile binemiyorsam amatörler ne yapsın?
    tanım: her geçen gün daha da imkansız olacağını düşündüğüm önerme.

  • charles ponzi amcamin 1920'li yillarda ilk kez uyguladigi bu taktik aslinda sahte bir yatirim kandirmacasiydi. soyle ki :
    gidip bi yatirimci bulup, ondan bi miktar para alip, bi ay icinde %20 faizle geri odeme garantisi vermek,
    daha sonra bu bi ay icinde birkac yatirimci daha bulmak ve onlari da ayni vaatlerle kandirmak,
    bu arada ilk yatirimciya hakkaten %20 faizle parasini geri odemek..
    ki bu adam asla parayi kabul etmeyip hadi bi ay daha kalsin diyo her zaman.
    e bunun gibi bikac adam buldugun zaman buyur sana ponzi numarasi.

    bu arada yatirimin ''cok gizli'' bi yatirim oldugunu falan soylemek gerekiyo kurbanlara. zaten cok da finans bilgisi olmayan insanlar secilmeli. araya bikac terim de eklenebilir ''offshore yatirim'' gibi.
    yatirimcilar paralarini erken geri cekmesinler diye de uzun vadeli hesap dondurucu fakat yuksek faizli yatirimlar onerilebilir ilerleyen aylarda.

  • birkaç gündür twitter'da kendi çapında olay yaratan annedir. kendisi ve destekçileri bildiğin terör estiriyor. vay efendim çocuğunu nasıl almazlarmış, nereye şikayet edebilirmiş, bu ayrımcılıkmış, çocuğu kapıya mı bıraksınmış, bunu normal karşılayanlar geri kalmışlık göstergesiymiş vs vs vs .

    ilgili tweet: https://twitter.com/…oay/status/1426845289172934667
    (düzeltme: hesabını kilitlemiş. şuradan ne yazdığı görülebilir: https://www.instagram.com/p/csrbz0rmtsq/)

    eskiden de böyleydi ama yeni nesil anne babaların bir kısmı gerçekten çıldırmış. dünya sizin ve çocuğunuzun etrafınızda dönmüyor arkadaşlar. yüzlerce restoran varken, bir tanesi çocuk almıyoruz dedi diye zorla kısırlaştırma kanunu çıkarılmış gibi delirmek niye? oraya gitmeyiverin, bu kadar basit.

    bu arada o kadar gürültü patırtı içinde restoranın adını yerini yazmamışlar en büyük kayıp bu.

    not: çıldırmak tabirine takılanlar olmuş. çıldırmak için illa saçını başını yolup birine saldırmasına gerek yok. bu ve arkasından gelen ısrarlı tweetleri atmak da bir çıldırmışlık örneği. bir kısmını sildi sanıyorum ama, "kudurun", "geri kalmışsınız" vs şeklinde fikrini desteklemeyenlere sallayıp duruyor kendisi.

  • sizin onu istediğiniz zaman arama özgürlüğünüze istemediği zaman sizinle konuşmama özgürlüğünü kullanarak yanıt veriyordur.

  • üniversite öğrencisi mantık sınavında.

    profesör: uçakta 500 tuğla var. biri düştü, kaç tane kaldı?
    öğrenci: 499.
    p- doğru! peki, bir fili kaç adımda buzdolabına sokarsın?
    ö- üç adımda. buzdolabını aç, fili sok, buzdolabını kapat.
    p- doğru! peki, zürafayı kaç adımda sokarsın buzdolabına?
    ö- dört adımda. buzdolabını aç, fili çıkart, zürafayı sok, buzdolabını kapat.
    p- doğru! aslanın doğum gününe tüm hayvanlar gitmiş, biri hariç. hangisi?
    ö- zürafa. o hâlâ buzdolabında.
    p- doğru! bir nine timsahlarla dolu bir bataklıktan geçmek istiyor. bataklıkta kaç timsah var?
    ö- sıfır. onların hepsi aslanın doğum gününde.
    p- doğru! nine bataklığı geçmeye başlamış, fakat ölmüş. neden?
    ö- kafatasının çatlaması sonucu.

    profesör: nasıl yani?
    öğrenci: ilk sorudaki tuğla!
    profesör: !!??!