hesabın var mı? giriş yap

  • cuma günü saat 20.00 sıralarında sarıyer'den 3 atv motoru ile geziye çıkan 3 arkadaş motorlardan birinin arızalanması nedeniyle emniyet şeridinde durdu.

    evli ve 1 çocuk babası oğuz murat acı bir atv motorunun ışıklarını yakarak önlem almaya çalıştı. o sırada bir porshce emniyet şeridine dalarak 5 arkadaşa çarptı ve küçücük evladı olan oğuz murat acı'nın ölümüne sebebiyet verdi.

    üstelik çarptığı lüks aracını orada bırakarak arkasından gelen başka bir araca binerek olay yerinden kaçtı.

    olay tamamen rastgele instagramda karşıma çıktı ve kahroldum, tek bir haber dahi göremedim.
    umarım bir yerlerde dikkat çeker,
    instagram link

    edit: instagramdan haber mi olur diyen arkadaşlar için, henüz haberlere çıkmamış bir olaydı, ntv haber yapmış linki eklendi.
    haber linki

    edit:2 rahmetli olan arkadaşın sözlükte çaylak olan kuzeninin entrysini gördüm, aynı şekilde aşağı paylaşıyorum.

    "vefat eden oğuz acı kuzenim olur. araba ile kuzenime çarpan kişi 16 yaşında ehliyeti olmayan bir çocuk. alkollü olduğu iddia ediliyor. çocuğun annesi eylem tok, babası ise estetik international sahibi, ünlü estetik doktoru bülent cihantimur. oğlu timur cihantimur' un şuan nerede olunduğu bilinmiyor. siyasi bağlantıları olan bir beyefendi bu doktor. biliyoruz ki sosyal medya olmadan bu ülkede asla adalet saglanmiyor. lütfen sesimizi duyurmamizda yardımcı olun.
    link"
    (bkz: @esinboz)

    edit:3 habertürk linki eklendi
    habertürk link

    edit:4 kazayı yapan çocuğun annesi açıklama yapmış
    açıklama twitter link

  • ruyamda hz. isa'yi goruyorum ve kendisine diyorum ki,
    "abi jesus christ birle$ik mi yazilir ayri mi allaha$kina soyle deliricem?" .
    tekrar tekrar soruyorum o sadece bakiyor . cevap verdi mi hatirlamiyorum .

  • instagram'a hikaye atmakla whatsapp' a atmak arasında ne fark var?
    ikisi de tanıdığın kişilere bir şeyleri gösterme, duyurma, paylaşma çabası değil mi?
    ne oluyor da bunu whatsapp'tan yapınca cahil olunuyor?
    gerçekten ilginç bir düşünce.
    uygulama böyle bir özellik koymuş isteyen kullanır, isteyen kullanmaz. bunun eğitimle ne alakası var mesela?
    neden bu kadar takılıyorsunuz böyle basit şeylere, anlaması güç.

  • üniversiteyi kazanarak anadolu'daki orta ölçekli bir şehirden istanbul'a okumaya gelmiştir. muhtemelen öğrenci yurdunda ya da birkaç arkadaşıyla öğrenci evinde kalmaktadır. çok büyük ihtimalle bir devlet üniversitesinde sözel / eşit ağırlıklı bir bölümde okuyor. twitter'ı ve facebook'u aktif olarak kullanıyor. twitter'da yaklaşık 150-300 arası takipçisi mevcut. gezi parkı eylemlerini destekledi ama sonlara doğru biraz bozduğunu ve eylemlerin bazı marjinal grupların eline geçtiğini düşünüyor. sporla ilgilenmiyor. tumblr veya bir başka blog hesabı var ama aktif kullanmıyor. last.fm'e üye. erasmus'a gitti ya da gidecek. avrupa'da en sevdiği şehirler amsterdam, barcelona ve prag. sigara içmiyor ama alkolü seviyeli kullanıyor.

  • din sınavlarında kağıdın tepesine bismillahirrahmanirrahim yazınca ekstradan bi on puan alınması, gözü dönen bi elemanın sınav kağıdına arapça bismillahirrahmanirrahim yazması ve o sınavdan 1000 (yazıyla bin) alması.

  • cevabı şudur:

    eğer yeniden çevirmesini isterseniz, dolu gelme olasılığı: 2/6 = 1/3

    eğer çevirmeden sıkmasını isterseniz, dolu gelme olasılığı: 1/4

    şöyle ki:

    i=ilk sıkılan, b=boş, dolu=d

    ilk sıkılanın boş geldiğini bildiğimizden elimizde kalan olasılıklar şu şekilde:

    idd (öldün)
    ibdd (yırttın)
    ibbdd (yırttın)
    ibbbdd (yırttın)

    eğer olasılık hesaplarına güveniyorsan, çevirmeden yeniden sıkmasını istemelisin.

    ayrıca kurtulun artık şu facebook soruyormuş, google soruyormuş klişelerinden. yıl oldu 2015.

    edit: 1/4 değil, 2/5 diye mesaj atanlar oluyor. eğer siz de böyle düşünüyorsanız kurşunların ardarda olduğu koşulunu gözardı ediyorsunuz.

  • her cuma ibretle seyrettiğim insan topluluğudur. cumaya gitmesem "içerde ne yaptılar da bunlara böyle birbirlerini ezercesine dışarı kaçıyorlar" diyeceğim. ama içerde bir şey yaptıkları yok, biliyorum. adamın biri hutbeye çıkıyor, önce sadece ben ve benim gibi arapça bilenlerin anladığı bir metin okuyor. sonra da birileri tarafından (diyanet oluyor bu birileri) eline tutuşturulan kupkuru bir metni okuyor. iki rekat da namaz kılınıyor hepsi bu. peki bu adamlar neden imam selam verir vermez yardım kuyruğunda birbirini ezenler gibi davranıyor? bizim milleti bilmeyen birisi olsa "adamlar bir saniyeyi boşa harcamamak için işlerine koşuyor" diyecek ama değil. nedir bu acele arkadaş, nereye yetişeceksin? o namaz hep birlikte senkronize olarak eğilip kalkabiliyor musunuz bakalım diye farz kılınmadı ki. cuma demek toplanma günü demek, bir araya gelip birbirinizin halinden haberdar olun diye farz kılındı o namaz. salat demek dayanışma demek.

    bir cuma günü camiden çıkan müslümanlara bakın ne durumda olduklarını anlarsınız, başka bir şeye ihtiyaç yok. cumadan çıkınca yedikleri naneleri saymıyorum daha.

    yıllar sonra editi: akp kongresi gibi hutbeleri sebebiyle cuma namazlarını çoktan bıraktım. 3 yıldır gitmiyorum.

    son edit: agnostisizm durağında biraz oyalanıp hayatın anlamını arıyorum. dinin kültürü, psikolojisi, sosyolojisi, felsefesi ve tarihi dışında hiçbir şey gündemim ve ilgimde değil artık. gavur oldum ben, bazılarının anlayacağı dilde.

  • otobüste pencere kenarında oturmaktayım... eda* kucagımda oturmakta. 3 yaş sendromu içinde camdan bakınmakta... yanımıza yaşlıca bir teyze oturur ve eda yı mıncırmaya başlar, oysa bilmez ki eda bundan hiç hoşlanmaz!

    teyze: senin adın ne bakiimmmmm

    eda dan ters bir bakış...

    ben: eda teyzesi [ayıp olmasın cevap verelim düşüncesi]

    teyze: ay benim torunum var senin kadar onun adı yaprak!

    eda dışarıyı seyrettiği camdan kafasını kaldırıp süzerek kadına bakar... iyice süzdükten sonra tekrar cama doğru döner... ve dışarıyı seyrederek kopartan cümlesini kurar!

    eda: biz yaprağı...[es] sarma yapar... [burada yüzü kadına doner] yeriz!

    budur!!

  • boyum 176 cm olduğu için içime su serpildi. balkona bayrak astım, şuan ailemle birlikte 10. yıl marşı söylüyoruz.