hesabın var mı? giriş yap

  • biz buna psikolojide yetersizlik duygusu diyoruz. bu insanlar kendilerine değer vermiyorlar, hatta karşılarındaki insana da değer vermiyorlar ve sahte, abartılı, olağandışı bir imaj yaratmaya çalışıyorlar. akıl sağlığı yerinde bireyler daha sade, minimal, temiz ve gürültüsüz bir şekilde sakince hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar.

  • the underrated king!

    butun hikaye boyunca harry ne kadar tehlikedeyse, ron da o kadar aksiyonun, tehlikenin icindeydi. ustelik surekli fikirleri kulakarkasi edilen, en yakinlari tarafindan bile alttan alta "ya ron iste" denip gecilen bir profil olarak gorulmesine ragmen. herkes birini pohpohlarken ilerlemek kolay; ron ise surekli olarak "imdat cekici" gibi gorunmesine ragmen motivasyonunu kaybetmedi.

    sadece sonlara dogru harry ile (hortkuluk'un da etkisiyle) aralari acildiginda artik dayanamadigini gorduk. ancak oraya kadar en yakin arkadasinin ailesi tarafindan neredeyse kendisinden bile cok sevilmesi, sevdigi kizin surekli kendisine "yav hee hee" cekip yaptiklari gormeden "heagriey heagriey" diye kosturmasi ve bence daha da onemlisi potter'in kaybedecek hic bir seyi kalmamisken ron'un kocaman bir ailesinin olmasi ust uste birike birike gelen seyler.

    eyyamci secmen sapka bile "bir weasley daha" dedi ilk olarak. ulan sen buyulu, belli bir gorevi olan bir itemsin, yorum yapmak sana mi dustu pust. yamali pelerinler, abileri yuzunden bela olmus bir soyisim, hayvani bir fakirlik ve surekli bir horgorulmeyle bogustu ana hikayenin yaninda bu cocuk. kac kere de gotlerini kurtardi ama her seferinde sasirdilar, bir kere bile yakistiramadilar bir fikir cikmasini. sonlarda bile yaptigi ust uste efsane cikislarda hermione hala sok oluyordu.

    tum bunlar bir yana ozellikle bana gore yaptigi en muhtesem sey harry'nin surekli "benim icin sunu yapmayin", "benim icin olmeyin", "benim icin, benim icin..." diye gezdigi anda artik dayanamayip "lan oglum sen ne sikim bir gerzeksin, bu olay senden cok daha buyuk. o kadar olenler senin icin mi oldu amk" diye suratina patlattigi andi. yemin ederim hic bir sahnede daha fazla sogumadi cigerim. benim icin nirvana noktasi buydu. ama kral o kadar iyi yurekli ki bunu bile cok uzatmadan kestirip atti.

    ne zaman ne gerekiyorsa onu yapti. show, bencillik, kiskanclik vs. hic bir seyi fazla abartmadan bir sekilde cozdu ve yoluna devam etti. bu hikayede yaptiklari ile adinin hakkini vermek arasinda bir oran olsa en tepede altin harflerle ron weasley yazardi.

  • gülşen’i zırt diye alıp hapse attılar. şu programda, aylardır, sevgilisiyle kardeşini öldürdüğünü, cesedini çiçek gibi suladığını anlatan kadın ve mevzubahis sevgili fink fink geziyor. ben artık şaşırmıyorum.

  • çok üzücü bir olay olsa da ;

    babanın vergi borcu yüzünden haciz gelen eşyaları kurtarmak için, annenin bir arkadaşından aldığı borç parayı; yaşar usta gibi bütün sıkıntı bunun yüzünden mi! isyanıyla salonda havaya fırlatması ve hiçbir zaman bizim olmayacak paralar yere düşerken altında neşeyle abi ve ablamla dans etmemiz..

    sonra toplarken, eksik olan 750 bin lirayı (kağıt 3 adet 250 binlik) ararken deliye dönmek ve küçük bir çocuk olarak o paraları bulmanın sevinci...

    neşeyi kaçırdım iyi mi..

  • huzursuz değil, neşeli bacak sendromu! içindeki çocuğu ısrarla yaşatan bacak sendromu, hoplak zıplak bacak sendromu!

    sinemaya gitmekten, herhangi bir araçla kısa veya uzun seyahat etmekten, akşam şöyle koltuğa uzanıp film izlemekten keyif alıyor, bunlar olmadan yaşayamam mı diyorsunuz? o zaman bu illetle hiç tanışmadınız demektir. zira filmin 15. dakikasından itibaren sürekli hareket ettiririlip gerdirilen bacaklardan filmi izleyemezsiniz, seyahat sırasında ayakların hareket edebileceği alan da darsa hele önünüzdekini tekmelemeye başlarsınız, o koltuğa uzanıp tv karşısında ideal pozisyonunuzu bulduğunuzda da mutlaka o bacakların canı yine yürümek, hoplamak zıplamak ister. evin kedisi ısrarla gelip sizin bacaklarınıza yatıyorsa gerçekten salak olduğu içindir. misal benimkini ben hoplata hoplata tavana yapıştırıyorum hala yatmak için benim bacakları tercih ediyor.

    yatırmaz, oturtmaz, sevdiceğinizi uyurken sürekli tekmelemenize sebep olur, tabi uyumayı başardıysanız. uyumayı başardıysanız da çok sevinmeyin, çok fazla sürmeyecek çünkü. benim gibi bacaklarınızı dövmeye çalışmanız da durumu değiştirmez, kafalarına göre takılmaya devam ederler.

    bu illetle yaşayan herkesi şu an kucaklıyor, bağrıma basıyor ve tekmeliyorum

  • 30 yaşında bir mimar arkadaş var. hem arkadaşım hem de iş yaptığım bir insan. bana 3 ay önce mimari bir proje gönderdi. statik proje çizdim buna istinaden. 2 hafta sonra projesini revize etti, ben de değiştirmek zorunda kaldım. sonra bir daha, bir daha. kızdım kendisine içten içe baştan yaptığı işi değiştirip beni uğraştırıyor diye. ama sonuçta müşterim, bunun için bana para ödüyor.

    1 ay önce yeniden konuştuk. bir iki güne dönecem, belediyeden ruhsat çıkar, sana haber veririm dedi. 3 hafta önce mesaj attım dönmedi. 2 hafta önce mesaj attım dönmedi. ben de daha aramadım, mesaj da atmadım. ama çok kızdım kendisine, iş bitip para ödeme zamanı gelince cevap vermiyor diye.

    3 saat önce öğrendim.belediyede bizim projeyi onaylatmaya çalışırken virüs kapmış. 1 hafta mücadele etmiş yoğun bakımda. ölmüş. ciğerim yandı. çok zor bir duygu. çok gençti. çok erkendi.

    şimdi o projeye ruhsat çıkacak. o bina yükselecek. ama kimse bilmeyecek mimarın biri, hayatının baharında o projeyi onaylatma çalışırken ölüp gitti. insanlar yaşayacak o binada. arkadaşım çürüyecek.

  • yaklaşık üç ay siparişle pizza söylenmesi sonucunda şöyle vahim haller olabilmektedir:

    "bi zahmet çabuk hocam, turunculu arkadaş sırtının üstünde dönmeye başladı" -ninja kaplumbağalar