hesabın var mı? giriş yap

  • o kitabı erdoğan'ın yazdığını düşünen var mı?

    danışmanı olarak tuttuğu ayak takımın bir araya gelip ''mevcut enkazı nasıl kaldırırız'' çalışmasının ürünlerinden biri bu kitap.

    erdoğan'ın bu kitabı açıp okuduğuna bile inanmıyorum. kimse bana prompter olmadan konuşamayan bir adama kitap yazdı dedirtemez.

  • türkiye'ye gelmesi halinde şahsıma cine 5 decoderi aldırtacak dünyanın en iyi savunmacısı.

  • askere gidenlerin mümkün olamayacağını bildikleri olaydır. çünkü korgeneral gelmeden 6 ay öncesinden hazırlık başlar. toprağın altındaki izmaritler bile toplanır, binalar yalanacak derecede temizlenir, askeri araçlar atf yağı ile parlatılır, ofsayt askerler bir şekilde ortadan yok edilir, bütün nöbet yerlerine eğitimli askerler konur en sonunda ise tabur komutanı uzaktan belirip generalin geziyi ertelediğini haber verir.

    edit: bazı arkadaşlar kendi kolordusu yok mu? orda hiç mi devriye atmıyor yazmışlar. değerli dostlar yine askere gidenler bileceklerdir. eğer askerliğinizi bir kolordu komutanlığında yapacak olursanız, yani korgeneralin nefes alıp verdiği bir yerde, ki o yer neresi olursa olsun, isterse evinin önü olsun farketmez size daha ilk günden nasıl davranmanız gerektiğini "çeşitli yöntemlerle" öye bir öğretirler ki o sigarayı bir tarafına sokmayı düşünürsün ama içmeyi düşünemezsin, aklına gelmez öyle bir şey yani.

  • "gözlerimiz farklı bir karışım olan gözyaşıyla, göz kapaklarıyla, korunmasındaki estetiğiyle, görme esnasında gerçekleşen olaylarla eşsiz, mükemmel bir tasarıma sahiptir. tüm bu olayların kusursuz bir şekilde işlemesi elbette ki doğanın marifeti değildir. gözdeki tasarım herşeyin rabbi olan allah'a aittir...şükürler olsun rabbim, şükürler olsun"

    rabbim, gozyasi bezlerimdeki bir sorun nedeniyle gozum fazlasiyla kuru, tabakalardan birinin fazla ince olmasi yuzunden isiga karsi asiri hassas, kapaginin ici iltihaplaninca korunmasinda estetik mestetik kalmiyor. genetik olarak goz tansiyonuna yatkinim, mercegimi basbayagi kotu yapmandan dolayi 3.5 derece miyop, gozumun yumurta gibi olmasindan dolayi 1 derece astigmatim, ilerde nasip eylersen katarakt da eklenecek.

    koca elektromanyetik spektrumun got kadar bir kismini bile dogru duzgun goremeyen bu aletin optik zoom'u yok, gece gorusu rezalet (kim bilir kac tane atam bu yuzden luzumsuz yere acilar icinde oldu, ama tabi sen onlari da cok seversin), gorus alani dar ve frames per second'i dusuk.

    bunlari gectim, uc boyutlu dunyadan gelen fotonlari, malzemeden calmak icin olsa gerek, iki boyutlu bir retinaya dusurup, sonra beyinde signal processing yaparak uc boyutlu goruntuyu tekrar olusturmaya calisan, yani dunya kadar bilgi kaybina ugratan oldukca verimsiz bir sistemi dizayn ettigin, bize bagisladigin icin sukurler olsun. hakkaten de hersey pek mukemmel, pek kusursuz.

    edit: soyle bir yorum geldi: "gördüğün için şükretmeyi denedin mi hiç?"

    yani "o kadar mukemmel ki" den, "sen gorebildigine sukret"e mi donduk? kor olmadigima cok memnunum ama konu gozumuzu sevip saymak, onu sadece dunya optometristler gununde (ramazan 14) hatirlamanin ne kadar buyuk bir vefasizlik oldugunu anlamak degil, "o kadar kusursuz ki ancak evreni yaratan sonsuz gucteki bir tanri'nin eseri olabilir" gorusunu elestirmek. sadece gozun degil butun organlarimizin, hatta tum ekolojik sistemlerin ve hatta galaksilerin bu kadar kusurunu her gun tecrube ediyorken ve tum bu yapilarin evrim cizelgelerini az cok anlamisken, bu argumanin komik oldugunu anlatmak.

    bu ates dedigin kati degil, sivi degil, gaz degil. oyle mucizevi birsey ki olsa olsa olimpostaki tanrilarin isidir, prometheus da onlarin kulu ve elcisidir. efendim, sacma mi? ates bir madde hali degil basit bir exotermik kimyasal reaksiyon mu? canim, sen kisin usumedigine, pismis yemek yiyebildigine sukretmeyi denedin mi hic?

  • oturduğum evde yan komşuyla ortak tek bir duvar var ve ne konuşsalar yanımda konuşuyorlar hissine kapılıyorum.

    üst kat komşusuna asansörde denk geldim gece 12 den sonra televizyonu biraz kısar mısınız dedim adam televizyon sesi bir kat yukarıdan geliyor dedi.

    tanım : katıldığım ve sebebini merak ettiğim önerme

  • bir ülke düşün; koca bir ülke. inşaat sektöründen ekmek yiyor. ülkenin hemen hemen tüm zenginleri müteahhit. yolda 19 yaşında hayvani jipe binen bir kız görüyorsun, babasının müteahhit olduğunu tahmin etmek seni ayrıcalıklı yapmıyor. koca koca sanayiciler sektörlerindeki mücadeleleri bırakıp inşaat işine giriyorlar. neden? kolay para. sonuç? az istihdam, çok ithalat, az ihracat. bankadan ev kredisi çeken insanlarla dolu her yer. bir de "bir sürü evim olsun, kiraya verir gül gibi yaşarım" demeye mahkum edilmiş bir ekonomi. kimse ev dışında yatırım yapmaya cesaret edemiyor. küçük esnafın rekabet gücünü bitiren avmler, zincir marketler bla bla. koca bir ülke banka patronlarına, müteahhitlere ve birkaç kodamana çalışıyor. diğerlerinin tek derdi ayın sonunu getirebilmek.

    işte size "dönya devi" bir ülkenin hikayesi.

  • - herkes gelmiş benim çocuğum aynştayn, benim yavrum aynştayn.. ne aynştaynı be!! bunların hepsi fırenkanştayn..

  • efes pilsen'e satışı sırasında şöyle güzel bir anektod bırakmıştır bizlere:

    "isviçreli bomonti kardeşlerin kendi adlarını verdikleri semtte 1890’da üretimine başladıkları tekel birası, 118 yıldır bir ustadan öbür ustaya formülün sözlü aktarımı geleneğine sahipti. bira üretiminden çıkacağını açıklayan mey içki’nin markası tekel birası’na, anadolu grubu talip olunca, biranın formülünü öğrenmek istedi. anadolu grubu yetkilileri formülün kulaktan kulağa aktarıldığını öğrenince büyük şaşkınlık yaşadı. iki yıldır tekel birası üretimi yapmayan mey içki, formülü bilen son kişi yozgat fabrikası müdürünü formülü yazılı hale getirmesi için görevlendirdi. günlerce uğraşan fabrika müdürü bir kaç sayfalık formülü yazınca efsane tekel birası, efes’in de sahibi olan anadolu grubu’na satıldı. türkiye’nin ilk bira markası, satış sayesinde yazılı formüle kavuştu."

    kaynak: 2008 yazından bir hürriyet