hesabın var mı? giriş yap

  • şöyle birşeydir,
    10bin tl vardir bakarsin olm alinacak arabalar en az 12bin.. 15binin olur bu sefer begendigin arabalara bakarsin hep 17,5 18 falan.. 25bin civari bakarsin e biraz daha ver sifir bi araba al abi dersin. sıfır bi arac bakarsin 40-50 arasi bi kac yasinda bmw yada audiler gozune carpar.
    o parayi gozden cikartirsin bu sefede bi suv sevdasi başlar oraya kadar cikmissin ya artik bunun sifirini alip yillarca kullanmak istersin derken

    neyse metrobüs geldi hadi grsrz

    yıllar sonra gelen edit (2016): bu fiyatlar euro 2 lirayken yapılan hesaplardı tabi. şimdi bu fiyatlarda hayal!

    2020 editi: araba almayı ev alma seviyesine çıkartan yönetime ne kadar teşekkür etsek az!

  • fenerbahçe ile oynanacak süper kupa maçının centilmence geçmesi temennisini "şunun bilinmesini isterim ki, yıllar sonra birer delikanlı, birer genç kız olacak miniklerin 'soma için oynanan finali hatırlıyor musun ne kadar güzel bir gece olmuştu' demesi beni tüm zaferlerden daha çok mutlu edecektir." diyerek dile getirmiş güzel insan.

    şu kirlenmiş türk spor camiasına ne kadar örnek olur bilinmez ama umuyorum ki güzel bir iz bırakacaktır bu topraklarda.

    edit: bırakamadı.

  • kılıçdaroğlu'nun bugünkü konuşmasından bu sonucu çıkaran kim varsa, ilkokula yeniden başlamasını, temiz bir sayfayla tekrar denemesini tavsiye ediyorum.

  • havaalani denilen asfaltin gozde fazla buyutuldugunun ispati olan soru. havaalani ya inanilmayacak birsey degil ki... ankara metrosu tamamlanacak denmisti bak biz 10 yildir inaniyoruz...

  • gündem malum. iş yerinde sıkıldığımda herkes gibi benim de imdadıma değişik grupların yayın organları yetişiyor bu ara. tabi ki de bunların arasında açık ara lider yine habervaktim.com.

    diğer gelişmelerde olduğu gibi erdoğan bayraktar'ın istifasını tüm gazeteler nasıl görmüş diye eğlenirken habervaktim'de karşıma bu manşet çıktı:

    chp'de bir istifa depremi daha!*

    antalya'nın merkez ilçelerinden kepez'de chp'nin belediye başkan aday adayı olan zeki başaran, eski ak partili erdal öner'in aday gösterilmesi üzerine partisinden istifa etti.

    sanırım gündemin hızına yetişemeyip delirip inzivaya çekileceğim artık. chp kepez belediye başkan aday adayı da istifa ettiyse ülke gerçekten karışmış olmalı. bakalım taraf'ta bu haberi görücek yürek var mı?

  • türk basketbolunun büyük bir ihtimal geleceği olan genç yıldız adayı.

    önünde sadece 2 engel var.fizik ve savunma

    güçlenme ve kilo alma sorununu elbet çözücektir ama kaç yıl içinde tam bir soru işareti.elin hırvat,sırp,yunan gençleri kendilerine kısa sürede kas kütleleri koyarken bizim neredeyse hiç bir basketbolcumuzun bunu yapamaması olayın genetik faktörlerle açıklanma kısmından çıktı bence.belki furkan özelinde böyle bir durum söz konusu olabilir ama bi egemen güven olayı var ki insanı cidden üzüyor.

    savunma kısmı ise pek halledemeyecek gibi ama hücum potansiyelinin yarısına ulaşsa bu durumu telafi edebilir.kimse ondan zaten sağlam bir savunma beklemiyor ama ortalama bir savunmacıya dönüşmesi onun nbade kalıcı olmasını sağlar.ama şu perdeye takılma olayını çözmesi lazım.bu kadar takılanı ben daha görmedim.kaldı ki savunmasını yaptığı 2 numara tutması cidden zor skorer adamlardan oluşuyor ve oluşacak yani karşıdaki oyuncuya verdiği saniyelik bir kazanç takımın basket yemeksiyle sonuçlanma ihtimali en yüksek bölge.

    hücum olarak kimsenin bir soru işareti olduğunu zannetmiyorum.

    nba için hazır değil ama türkiyede bulunarakta hazır olamayacağı da kesin gibi bişi.bir an önce gidip orada kendine oluşturucakları antreman programıyla çalışması lazım.gerekirse d-league'de oynatırlar ama her türlü furkanı geliştirirler.türkiyede bu iş zor.

    potansiyeli ise bogdanovic ile kıyaslanamayacak kadar fazla. scoutlar da bunun farkında ki çok az süre aldığı bir sezonda 26 sıradan seçildi.yeterli süreleri alsa büyük ihtimal ilk 12 sıradaydı.
    bogdanovic ise tam süre aldığı bir sezonda 27. sıradan seçildi bu bile net gösterge.
    tabii bogdanovic nba için oldukça hantal ve atletizmden uzak olması bunun nedenlerinden de biri.

    ayrıca bogdanovic nba e çok geç kaldı. her ne kadar obradoviç onu mental olarak geliştirse de.nba kariyerini sekteye uğratıcak hatta belki avrupaya dönmesine neden olucak kadar geç kaldı.

    bana göre bogdanovic euroleague yıldızı furkan nba yıldızı olabilicek seviyede.

    furkancım senden beklentimiz çok çalışman.eminim bir gün a milli düzeyde uluslararası bir kupa kaldıracaksın ama nolur o günleri erken getir.

  • hafta sonu tatilinin 1938 yılından önce tarih boyunca hiç var olmadığını ve bu tarihte nasıl ortaya çıktığını biliyor muydunuz?

    1903 senesinde kurulan ford otomobil fabrikasının kurucusu ve dünyanın ilk seri üretim bandının mucidi olan henry ford 1926 yılında sizce neden fabrikalarındaki tüm işçilerin cumartesi ve pazar günü tatil yapmalarını kararlaştırdı? işçilerini çok sevdiği için yaptığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

    ford'un şeytani bir planı vardı ve bu konuda başarısız oldu dersek maalesef yanlış olur.

    henry ford birçok otomobil üretiyordu ama bu otomobillerini dilediği sayıda satamıyordu. ucuza mal ettiği otomobillerini çalışan kesime satabilmesi için o insanlarda otomobil sahibi olma ihtiyacı oluşturması gerektiğini biliyordu ama sürekli çalışan ve iş dışında vakti olmayan çalışanlarının da otomobil almaya ne istekleri vardı ne de o otomobilleri kullanmaya zamanları...

    dolayısıyla henry ford araç satışlarını kat kat arttırıp zenginliğine zenginlik katmadan önce insanların otomobillerini kullanabilecekleri vakte sahip olmadıklarını fark etmişti. bu sebeple "hafta sonu" kavramını çıkarması gerektiğini anlamış ve kendisi bunu başlattığı anda diğer sektörlerdeki fabrikalarda çalışan işçilerin de doğal olarak bu hakkı isteyeceklerini düşünmüştü. hatta kapitalizm düşmanı olan en katı sendikaların bile bu uğurda mücadele vereceklerini düşünmüştü.

    zira ford'un tahmini doğru çıkmıştı. neticede ford önce bu hakkı tüm çalışanlarına vermişti ve ford'un işçilerinin bu hakka kavuştuğunu gören amerika'daki diğer tüm işçiler ve işçi sendikaları da verdikleri tüm mücadelelerin sonucunda aynı hakkı kapmayı başarmıştı ve amerika'da çıkarılan 1938 yılındaki ilgili yasayla hafta sonu tatili hakkı amerika'daki tüm işçilere resmi olarak tanınmıştı. bu hak, tıpkı ford'un fabrikasından tüm amerika'ya yayıldığı gibi amerika'dan da tüm dünyaya yayılmıştı. bu, elbette emekçiler açısından çok önemli bir kazanımdı fakat henry ford için çok çok daha büyük bir kazanımdı, onun derdi asla işçilerin dinlenme hakkına kavuşabilmelerini sağlamak değildi. tek derdi kendi zenginliğine daha çok zenginlik katabilmekti.

    ve düşündüğü ve plandığı gibi önce kendi işçileri arasında, sonra da tüm amerika'da işçilere haftada 2 gün hafta sonu tatili verilmesinden sonra otomobil satışları kat kat artmıştı çünkü işçiler gezip eğlenecek vakti bulmuşlardı, daha çok yemeğe gider olmuş, daha çok kıyafet almaya gider olmuşlardı. dolayısıyla bu tüketim çılgınlığı sebebiyle her biri otomobile ihtiyacı olduğuna inanmaya başlamıştı. parası yetmeyenler dahi bankalardan faizli kredi çekip otomobil almaya başlamıştı. diğer yandan da daha çok tüketmeye başladıkları için daha çok paraya ihtiyaçları olmuş, daha çok paraya ihtiyaçları olduğu için de daha çok çalışmak zorunda kalmış ve daha çok üretmek zorunda kalmaya başlamışlardı.

    işin en ironik tarafı ise ford, bu hakkı işçilerine verirken otomobil almak isteyecek olanların sadece kendi işçileri ile sınırlı kalmayıp aynı hakkı protestolarla elde edecek olan amerika'daki ve dünyadaki diğer tüm işçileri de kapsayacağını biliyordu zira onun esas amacı da sadece kendi işçilerine değil, ülkenin tümüne ve hatta ülkenin dışına dahi otomobil satışı yapabilmekti ve tüm bu hedeflerinde başarılı da oldu.

    bu hakkı elde ettikten sonra artık tüm hafta çalışıp üreten işçiler hafta sonu tatillerinde bol bol gezecekler ve kendi ürettiklerini bolca tüketeceklerdi, hatta bunun için üstüne bankalara borca da gireceklerdi. emekçiler tükettikçe büyük patronlar daha çok kazanacak ve daha çok üretme fırsatı bulacaklardı ve daha çok ürettikçe de daha çok satış yapabileceklerdi. yani bu kısır döngü zengin patronları daha çok zengin edecekti.

    henry ford, bu algı yönetimi operasyonu sonrası amerika'daki tüm işçiler tarafından bir kahraman olarak anılmaya başlanmıştı ama ne onun derdi işçileri düşünmekti ne de işçiler bu durumun farkına varabilmişti.

    tüm emekçilerin bugün de hâlâ var olan bu hakkının varlığının devam etmesi gerektiği fikrine ben de şahsen sonuna kadar katılıyorum ama aynı zamanda böylesine önemli bir hakkın çıkış hikayesinin böylesine acı bir gerçeğe dayanmasının da çok yürek burkan bir olay olduğunu düşünüyorum.

    sözlerimi fransız yazar paul lafargue 'ın şu sözleri ile bitirmek istiyorum: "işçilerin, kendilerini öldürürcesine çalışma ve yokluk içinde sürünerek yaşama gibi çılgınlığı karşısında, kapitalizmin büyük üretim sorunu üretici bulmak ve onların gücünü iki katına çıkarmak değil, tüketici bulmak ve bu tüketicilerin isteklerini kamçılamak ve onlarda sahte gereksinimler yaratmaktır artık."

  • ilkokulda, okulu teröristler bassa ben de hepsini öldürsem; kahraman olsam.
    ortaokulda, ingilizce öğretmeni bana aşık olsa keşke.