hesabın var mı? giriş yap

  • bir ara ingilizcesini geliştirmek için telefonunun dilini ingilizce yapanlar vardı, noldu onlara, büyük elçi falan oldular mı?

  • yolcular yüzünden yine bozulmuş.

    boş giderken hiç sorun yok halbuki. insanlar binince bozuyorlar. bence insanların binmesi yasaklanmalı artık. geç bile kalındı ya.

  • gece araba kullanırken, aniden dikiz aynasından arka koltukta oturan birini görmek. allah etmeye ya, bak yazarken bile fena oldum, bak dokun bak diken diken oldu tüylerim bak.

  • eğer 300.000 liralık evi 500.000 liraya almadılarsa, ülke tarihinin en şanslı insanları olmuşlardır.

  • cnnturk'te akilsizin biri cok ciddi bir anayasa sorunu var diyor. patlama ile ilgili. patlama ile ilgili. patlama ile ilgili. ölenler ve yaralananlar ile ilgili. ınsanlari tarayip bombaladilar, adam anayasa sorunu diyor. anayasa.....

  • "avrupa'da yaşasam beni dinlemek için evime misafir olarak gelip dinlemek isterler" kısmından sonrasını okumadım. okumuş cahil gerçekten bir başka oluyor.
    piyanoya da klasik müziğe de bayılırım ama herkesten aynı yaklaşımı bekleme hakkınız yok. apartmanda yaşıyorsanız apartman hayatı kurallarına uyacaksınız ya da buyrun müstakil eve geçin.

  • --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    bir yerde kırılma noktası var. abisi chuck kendini yakmış. ölmüş. jimmy avukatlıktan geçici bir süre de olsa men edilmiş. (abisinin gözüne girmek için avukat olduğu, sık sık dünyada abisinden başka yakını olmadığını vurguladığı unutulmamalı bu arada) kim ona bir psikoloğa gitmesini tavsiye ediyor. adam her şeyini kaybetmiş. o noktada devam ediyor. kendi üzerinde düşünmeden. (düşünse bile biz onu anlamıyoruz.) psikoloğun kartını yırtıp çöpe atıyor ve kendini birilerine beğendirme amacından da vaz geçmiş -ki ilk iki sezon önce abisinin sonra sevgilisinin olmasını istediği kişi olmaya çalışıyordu- elinde kalan tek şeyle mücadele ediyor. her hareketi daha da batmasına sebep olsa da çırpınmaya devam ediyor. bütün bozgunlara rağmen. kendini iyi gösterip gücün ve paranın köpeği olmuş bütün çevresine rağmen -ki burada dizideki diğer şerefsiz karakter howard’ı kasdediyorum. ama ötekiler de sayılabilir.- elinden geleni yapıyor. ben diziyi böyle okudum. elinden gelenin en iyisini yapmış ve kendi olmaya çalışan mütevekkil insan mutluluğu var bu adamda. manikürcünün arka odasında penceresiz yatağına uzandığı bir sahne vardı. lüks rezidansı bırakıp geldiği. ellerini ensesinin altına alıp uzandığında ne kadar keyifliydi. mutluluk lüks arabada ya da rezidansta değil insanın kendi olmaya çalışmasında. bunu yaparken de kendi hakkında öyle uzun uzadıya düşünmeden elinden gelenin en iyisini yaparak. sorunlarla yüzleşerek. onlarla mücadele ederek. görmezden gelerek değil.

    bir de hayat karşımıza rastlantılarla iyi ya da kötü şeyler çıkarır. ama o rastlantılar bizim yaptığımız küçük seçimlere bağlıdır. kartelle girdiği ilişkiyi hatırlayacak olursak başlangıcı patenci kardeşlerle yaptığı dolandırıcılığa dayanır. yani çölde mahsur kalmışken bilmiyorum bunları düşündü mü ama. düşündüyse raslantılara suç atmak yerine kendi yaptığı seçimleri hatırlaması gerekir. niyet kaderi inşa eder de diyebiliriz. öyle işte.

    dizi aslında insanı anlatıyor. bütün karakterleriyle. kendimizi birilerine beğendirmeye çalıştıkça kaybediyoruz. kendimiz olmaya çalışırken de kaybediyoruz. ama kendimiz olarak kaybediyoruz.

  • sigortası 212'li ise ve basın kartı varsa ortada tartışacak bir durum yok demektir. zira basın kartı olanlara aşı yapılacak denmiş. berna laçin basın kartını sahtecilikle mi almış? hayır gazetede yazı yazmış (milliyet gazetesinde). o zaman sıkıntı nerede?

    edit: basın kartı sadece savaş muhabirlerine verilir sanan bir mal sürüsü varmış. ülkemizde basın kartı alıp almama patronun sigortanı 212'den yatırıp yatırmamasıyla ilgilidir daha çok. varlığını 100 kişinin bile bilmediği yerel gazetede tırıvırı kasaba dedikodularını yazan birisi de basın kartı sahibi olabilir.

  • blue'yu duncan, lee, simon ve öteki adam olarak öğrenip diğer garibanın adının antony olduğunu sonradan öğrenen nesildir genelde.

    en sevdiğim seneler olduğu için bu salak tartışmaları bile özledim be. zaman makinası istiyorum abidin.

    edit: hatta hala öğrenilmemiş, herkes antony'e anthony diyor. üzgünüm antony fakat loser olmaya mahkumsun.

  • https://www.youtube.com/watch?v=tbde2rpi4ik

    90'li yillarin baslari, eskisehir anadolu universitesi sineması:

    film cinema paradiso, filmi seyredenler bilir. küçük bir italyan kasabasında kilisenin işlettiği sinema dışında sinema yoktur. o sinemada da rahip öpüşme sahnelerini hep sansürler.

    yillar sonra esas oğlan bir sinema açar ve kasabadaki herkes nihayet bir öpüşme sahnesi göreceği düşüncesi ile filme gider. filmde tam öpüşme sahnesi gelir...

    bizim sinemanın makinisti tam filmin içerisindeki filmde öpüşme sahnesinde şalteri kapatır. ortam birden kapkaranlik olmustur. açtığında ise opusme sahnesi geçmiştir.

    insanlar bir sure ne oldugunu anlayamaz, ardindan kahkahalar arasında makinist alkışlanır. film biraz geri sarilir, aynı sahne izlenir ve film devam eder :)