hesabın var mı? giriş yap

  • en kötüsü abimin abime yaptığıdır.

    büyük abim küçüğüne şemsiye verir. "al bak bu paraşüt, atla." der. öbürü şemsiyeyi açıp sıkıca tutar ve birinci kattan atlar akabinde yere çakılıp ağlamaya başlar.

    edit: düşen abim mesaj attı, tom ve jerryde görmüştüm o zamanlar makul gelmişti dedi.

  • metroda kulak misafiri olduğum iki yaşlı amcanın arasındaki şu konuşma;
    -benim bir arkadaşım var gazeteyi gözlüksüz okuyor.
    -gözlüksüz müü?
    -eveet.
    -vay bee...

    gülümseyerek dinledim çünkü gerçeklik budur, çok içten geldi bu muhabbet. bizim de böyle diyeceğimiz günler gelecek...

  • iyi, hoş film. bir alegori, simge, metafor çorbası ama. bunlar filmi kötü yapmıyor. az buçuk siyaset, sosyolji, politika, felsefe, tarih vs bilen herkes zaten filmin meselesini okuyabilir. o yüzden yönetmene olan tüm sevgime rağmen kör gözüne göndermelerini demode buldum. yani hamam böceği göndermesi, köpekler gibi merdiven inip çıkmalar, kan, koku, kaya vurgusu vs o kadar bariz ve galiz bir farkındalıkla atılıyor ki izleyici önüne sanki bundan daha derin bir hikaye anlatılamayacak oluşun bahanesi hazırlanıyor yönetmen tarafından. işin içine biraz da kara mizah katarak zaten ince ve benzer olan zeminini biraz daha sağlam tutmaya çalışıyor yönetmen biraz kurnazlıkla. bir şey aşırılığa vardırıldığında alegoriye kaçar. yani simgeselliğini yitirir. izleyicisine de çözümleme alanı bırakmaz. maalesef filmin genel yapısı bu şekilde seyrediyor. kaldı kı mantık hatası denebilecek birçok şey var. bundan çok daha incelikli şeyler izledik bazılarınız sıkıcı olduklarını düşünüyor olsa bile. burada filmi genel anlamda diğerlerinden ayıran şey güney koreli sinemacıların kodları. filmlerinin gramerinin hep ayrı bir ritmi ve perdesi var. yani ana akıma paçayı kaptırmıyorlar o açıdan. kurgu konusunda her zaman iyi iş çıkarıyorlar. filmin ne hikayesi, ne anlatımı daha önce görmediğimiz bir şeylere denk geliyor. ama kendi içinde özel bir sinemacının dokunuşlarını da sonuna kadar hissettiriyor. joon-ho bong hollywood sularında orta karar iki film çektikten sonra memleket sularına dönüş yaparak birkaç başyapıtının izlerini sürmüş nihayet. chan-wook park'ın memleket sularına dönerek sinemasının özünü hatırlamasına benzer bir dönüş joon-ho bong'un dönüşü de. umarım bu adamlar kendi toprakları dışında film çekme maceralarına girmezler bir daha. ha bu arada geçen sene beoning gibi asırlık bir başyapıt çekildi. yani kısacası güney kore sineması bizim canımız ciğerimiz küçük aksamalara rağmen.

  • her günü ayrı bir vukuat olan arkadaşla birlikte, ach so, ach sooo diye haykırarak ve birbirimizin ensesine vurup el kol şakaları yaparak sıkıcı bir almanca dersinden çıkılır. bir müddet sonra arkadaş yanından geçmekte olan bir çocuğa derste yeni öğrendiğimiz bir kalıp olan auf dem tisch* diye bağırır. çocuk belanızı skicem edasında parmaklarını sallar. neler olduğunu ilk başta anlayamamıza rağmen biraz sonra etrafımızı saran yaklaşık 10 kişi bize durumu izah eder. çocuğun abilerini ve arkadaşlarını çocuğa piç demediğimize, sadece almanca bir kelime söylediğimize ikna edebilmek için akla karayı seçmiştik. bu da böyle tuhaf bir anımdır. anadolu lisesi almancasıyla anca mahalle maçında kaleye şut çekerken "eine tomaten zuppeee" diye bağırılır. sadece o kadardır.

  • abi çok garip bi tesadüf değil mi ya. düşünsene birine aşıksın. sonra bi bakıyosun o da sana aşık.

    abi nasıl ya. o kadar insan varken nasıl denk gelir.

    hayır gelsin tabi de. nasıl ya.

  • evet merak ettim araştırdım. mümkün olduğunca çok ülke ile kıyasladım. aynı para birimini farklı adlarla kullananları koymadım tablolara. (bkz: man adası) (bkz: imp) (bkz: manx pound) / (bkz: büyük britanya) (bkz: gbp) (bkz: pound sterling)

    hemen lafı uzatmadan sonucu burda paylaşıyorum.

    2006 yılında tüm dünya paralarının ortalamasından 1 adet ile 0,4582 adet türk lirası alınıyorken;
    2018'in tam da bugününde aynı ortalama aynı miktar para ile 1,0570 adet türk lirası alınıyor.

    yani try 12 yılda değerinin %56.65'ini kaybetti. dikkat %56.65'ine düştü demiyorum,%56.65'ini kaybetti diyorum.

    bundan sonrası detaylar ve nasıl hesaplandığı. merak edenlere.

    öncelikle neden 2006?
    çünkü 6 sıfır attık. kafalar karışmasın diye bu tarih en uygunu olacak.

    hesapta kullanılan kur tarihleri ne zaman?
    2006 ortalama değeri ile, 11 nisan 2018 kuru, yani bugün.

    kimler var hesapta?
    bütün ülkeler var. aynı para birimini kullananlar (bkz: euro, dolar vs) veya yukarıda da da belirttiğim gibi farklı isimle aynı para birimini kullananlar hariç.

    para birimleri?
    tüm ülkelerin güncel kullandığı para birimlerini kullandım. değişen varsa bugünkünü dikkate aldım. 2006'ya kadar uzanmayan para birimleri varsa, ki çok nadir 3-5 tane, hangi yıldan itibaren olduğunu yazdım.

    en önemli nokta!
    bu rakamlar, yüzde kaç değer kazanıldığını/kaybedildiğini gösteriyor olacak. yani yeni rakamın eski rakama göre yüzde kaç olduğunu değil. örnekle açıklayalım; 10 liram var, yarın 15 olursa elimdeki paranın %50 si kadar kazanmış olurum. ama dünkü paraya göre elimde %150 para olmuş olur.

    peki aşağıda hangi grafikler olacak?

    - ilk olarak türk lirasının karşısında değer kaybeden para birimlerini, türk lirasının en çok değer kazandığından en aza sıralı şekilde göreceğiz. ki sadece 17 adet. (evet 2006'dan bu yana türk lirası sadece 17 para birimi karşısında değer kazanmış yanlış okumadınız. listede 142 ülke var. gerisinde hep kaybetmiş.)

    - bunun yanında türk lirası karşısında en çok değer kazanan 17 parayı da göreceğiz aynı grafikte.

    - bu ikisini farklı grafiklerde de göreceğiz.

    - sonra yüzdelik aralıklar halinde türk lirası karşısında kazanılan değerleri göreceğiz.

    - en son da bonus olarak bir takım değerli materyaller karşısında kaybedilen değeri göreceğiz (bkz: gümüş, altın vs).

    - hepsini içeren excel dosyasını da burada bulacağız.

    hadi başlayalım...

    ** türk parasının değer kazandığı 17 ülke ve en çok kaybettiği ilk 17 ülke **

    ** türk parasının değer kazandığı 17 ülke (başka yok) **

    ** türk parasının en çok değer kaybettiği ilk 17 ülke **

    ** türk parası karşısında %200-%300 arası değer kazanan ülkeler **

    ** türk parası karşısında %150-%200 arası değer kazanan ülkeler

    part 2
    --- spoiler ---
    dolar ve euro da buradaymış :)
    --- spoiler --- **

    ** türk parası karşısında %100-%150 arası değer kazanan ülkeler **

    ** türk parası karşısında %50-%100 arası değer kazanan ülkeler **

    ** türk parası karşısında %50'ye kadar değer kazanan ülkeler **

    ** bonus; altınlar gümüşler platinyumlar... **

    -*-*-*- hepsini görebileceğiniz excel dosyaları -*-*-*-

    son olarak da kur değerlerine ulaştığım site, siz de kontrol edebilir, hatta merak ettikleriniz varsa farklı tarihlere de bakabilirsiniz.

    burdan

    bu çalışma sonrası kişisel olarak vardığım bir kanı tam olarak yok. para mı basıyoruz acaba sürekli diye düşündüm sadece... nerdeyse bütün dünyada değer kaybeden bir paramız var ve bence bu çok enteresan bir durum.

    he bir de belarusa tatile gitmeyi düşünüyorum artık :)

    tamamı el emeği, çalıntı, alıntı yok... biraz bilgilenelim istedim. sağlıcakla.

    edit: enflasyon diyenler diğer ülkelerde enflasyonu sıfır kabul ediyorlar sanırım? hiç birinin enflasyonu hesaba katılmadığı için sonuç tam olmasa da yakın oluyor. hepsinin enflasyonunu bulmak ise imkansıza yakın. yaa ama amerika'nın enflasyonu %2 bizimki %10 diyenler de herhalde listedeki bütün ülkelerin enflasyonu karşısında durum aynı sanıyor... he bulabilen varsa ve o şekilde karşılaştırma yapıp yazan olursa onu da okur daha net sonuçlara ulaşır mutlu oluruz. tabi bu çalışma büyük ihtimalle aylar alır ama olsun bekleriz. bu araştırmada hiç bir ülkenin enflasyonu hesaba katılmadığı için en azından fikir verir. diğer araştırmayı bir babayiğitten bekliyorum.

  • sene başında yeni tanıştığım öğrencilere flüt tutmayı gösterirken en öndeki öğrencimin sol elinin küçük parmağını da kullandığını gördüm, uyardım. çocuk geveledi. neden geveliyor diye dikkatlice bakınca anladım ki sağ elinin bir parmağı eksik ve bunu gizlemeye çalışırken ben de onu uyarmışım, bir şey diyemiyor, bir yandan da eziliyor yanlış tuttuğu için. o an dedim allah'ım ne olur bir dakika öncesine dönelim ve ben bu çocuğu uyarmadan önce bu ince ayrıntıyı görmüş olayım. ama olmadı tabii. gözler doldu, boğaz düğümlendi, diğerlerine çaktırmamaya çalışılarak göz kırpıp "süpersin böyle devam et" denildi ama ne fayda. her şeyi geçtim, o çocuk eksik parmağıyla bütün bir dönem en zor parçaları bile flütle çalmaya uğraştı, oysa kıytırık(!) müzik dersi işte.
    demem o ki hatırlandığında bile göz dolduran, iç cızlatan detaylardır.

  • elde edildikten sonra sıkılmadığımız bir şey var mı? sıkılmasak bile normalleşmeyen, sıradanlaşmayan?

    ne demiş shakespeare:

    'şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi. en tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, aynı tat isteği, iştahı köreltir. onun için, ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin. hedefe hızlı giden, yavaş kadar geç varır.'

    evlenince o tutku, aşk, hepsi geçecek. tutku güzel ama yorucu ve sonu olan duygu. birlikte saçmalayabileceğiniz ve eğlendiğiniz biriyle evlenin. yanında savunmasız olmaktan korkmayacağınız biriyle. tetikte olacağınız biriyle değil.