ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'de yangın merdivenlerinin kilitli olması
-
bir kaç sensör ile amacı dışında kullanıldıgında ikaz ile birlikte müdahele edilebilecekken, kilitlemenin daha kalıci ve parlak bir fikir olduğu kanısıyla yapılandır.
o kadar işe yarar ki, birgün gerçekten amacı için kullanılması gerektiğinde kullanamazsınız.
a101 bim ve şok'un hayatımızı kurtarması
-
şaka yapmıyorum bak, gerçek, halkın hayatını kurtardı zincir marketler. saçma sapan bir düşmanlık yerine sahiden minnet beslemek lazım. pandemi sırasında, bu ekonomik krizde, bu artan nüfus içinde küçük esnafın eline kaldığımızı düşünsenize. iliklerimize kadar anadolu irfanını hisseder miydik hissetmez miydik sen söyle. böyle tam içimizde bir yerde anadolu irfanı olmaz mıydı? irfan saçım.
namaz kaçırmayan bakkal amca geçen hafta 5 litrelik yağı satışa çıkarmayıp, pet bardak ile, bardağı 10 liradan yağı çakmış mıydı çakmamış mıydı sence? vallahi çakmıştı.
koca koca köytür, banvit tabelalı dükkanlar tavuk kanadını sana yemin ediyorum 250 liradan satıyordu şimdi eğer olsalardı, böyle ucuz tavuk falan bulamazdık.
bir de düşün ki sabit fiyat uygulayan, minimum kar marjı ile satış yapan, stok yapmayan falan bu adamlara rağmen resmi enflasyon %36 çıktı, ecevit zamanındaki yazar kasa atan esnafın elinde kaldığımızı düşünsene şu dönemde, başımı bi çevirebilsem diye kendi kendimize konuşuyor olurduk.
bak sana yazıyorum,
zincir market enflasyonu %36
küçük esnaf enflasyonu %2600
pandemi başında elinde kalan 6 senelik kolonyaları millete 100 liraya satan adamlar lan bunlar, neler yaparlardı bize.
yazar kasa atan esnaf demişken, asla fiş kesmeyen esnaf tabi ecevit zamanı olan. fiş kesen züccaciye falan gördünüz mü hiç, yün satıyor adamlar, yazar kasası olan yüncü falan yoktur bence. kayıt dışı ekonomi de bu zincir marketler sayesinde bitti, onu da başka zaman yazayım.
velhasıl kuruldukları zaman islamcı diye kapısından geçmediğimiz, lüks şarküterilerden alışverişe devam ettiğimiz, birleşik islam marketleri dediğimiz insaflı islamcılar, bizi beceriksiz siyasal islamcılardan ve onların belediye meclis üyesi küçük esnaflarından kurtardılar, sadece peyniri uzaktan göstermek için bizi sıraya sokarlardı yoksa, yemin ederim.
euro truck simulator 2
-
gerçek hayatta da etkisinden çıkılmıyor. geçen gün boş çekici gördüm şehir içinde. bi mutlu oldum anlatamam. kocaman böyle heybetli. man. dorse alcak muhtemelen birazdan. korna çalıp selam verecektim de kim lan bu düdük demesin diye çekindim :(
yaran facebook durum güncellemeleri
-
sınavda hocayla göz göze geldiğinde düşünüyormuş gibi yapan tüm öğrencilerin dünya tiyatrolar günü kutlu olsun .
aile şerefi
-
bu filmde en çok dikkatimi çeken şey "murat'ın çiğnenmesi".
her izleyişimde çok takılıyorum bu deyişe lan.
-murat'ı araba çiğnemiş!
-nee? araba mı çiğnemiş!!!
-onu gördüm baba.
-kimi kızım?
-kardeşimizi çiğneyen adamı gördüm.
-o geldi.
-kim?
-kim olacak, murat'ı çiğneyen!
-nee? murat'ı çiğneyen mi?! çağır gelsin.
bir sakız gibi çiğnedi murat'ı pezevenk.
feyyaz yiğit
-
abicim biz aylık 169 lirayı sana gönderelim “gibi”yi youtube’a taşı, ya da netflix’e ver ne bileyim. sörvayvırcı tiplerle bizi muhatap etme gözünü seveyim yaa..
barça ve real için tartışan sözlük yazarları
türkiye'de elf olmak
-
+ elf gözlerin neler görüyor legolas?
- hay sokayım elf'ine de, gözüne de. yeter be her dakika.
+ napayım lan gözükmüyor.
bir sonbahar gecesi, atatürk olimpiyat stadı, kale arkası, ikinci kat.
vodafone park
-
açıldıktan sonraki yaklaşık dokuz aylık süreçte 1 şampiyonluk, 1 darbe, 1 terör saldırısı gören ancak henüz mağlubiyet görmeyen stadyum.
istanbul'un en dandik ilçesi kadıköy'dür
david crosby
-
30 eylül 1969, novato, kaliforniya...
güneşli bir öğleden sonranın ilk saatlerinde christine hinton, rock yıldızı sevgilisi david crosby’in yeşil volkswagen minibüsünü sürmektedir. yanında kaliforniyalı country joe & the fish grubunun gitaristi barry melton’un eşi barbara langer vardır. iki kadın, crosby ve hinton’un novato’nun marin ilçesinde bulunan yeşiller içindeki çiftlik evinden birkaç kilometre uzağa gitmektedir.
christine’nin kedilerinin bakımını yapacak bir veteriner onları beklemektedir. yolculuk sırasında hayvanlar oldukça tedirgindir. içlerinden biri aniden arka koltuktan sıçrayıp christine’nin kucağına atlar. kedinin bu hareketinden dikkati dağılan kadın aracın kontrolünü kaybeder. karşı şeritten başka bir araba gelmektedir.
çarpışma kaçınılmazdır. barbara langer kazayı ciddi yaralarla atlatırken christine için yapılacak bir şey yoktur. olay yerinde ölür. haberi telefonla alan david crosby hemen novato hastanesi’ne gider. tam vardığı sırada eşinin kanlı bir çarşafa sarılı sedyesini taşıyan ambulansı görür.
korkunç bir şok yaşar.
crosby’in yasının bitmesi yıllar alacaktır. o zamanlar sahip olduğu mayan isimli yelkenlisiyle uzun bir yolculuğa çıkar. döndükten bir yıl sonra sevgili christine’sinin küllerini golden gate köprüsü’nden pasifik okyanusu’nun sularına döker. bu arada ölen eşine tüm zamanların en güzel ve ilham dolu şarkılarından birini adar: guinnevere adlı şarkı yeşil büyük gözlü, çok güzel ve tatlı bir kadını anlatır.
https://www.youtube.com/watch?v=lpvotvvbmko
köpeklerin garip huyları
-
bağışıklık diye bir şey varsa sanırım ondan yok bende, bu yüzden diğer insanlara göre daha sık hastalanıyorum. annemi bile isyan ettirdim bu konuda. bir de öyle 3-5 gün içinde hafif de atlatamıyorum. ateşten yataklara düşüyorum, kendime gelmem uzun sürüyor. bu yüzden mi bilinmez hayatımı paylaştığım biri de yok. neyse efendim, yalnızlıktan bunaldığım bir dönemde köpeğim şanslı'yı evlat edindim. dünyanın en vurdumduymaz köpeği en basit şeyleri bile öğretemedim. evde kendi özerk bölgesi var ve kafasına göre takılıyor. ancak ne zaman hastalansam bi haller oluyor şanslı'ya. geceleri yaşıyor muyum diye kontrol etme amaçlı olsa gerek neredeyse her saat başı gelip yüzümü yalayarak uyandırıyor. başını okşuyorum kendi hayatına geri dönüyor. ta ki bir sonraki saate kadar. hayatın benim için de güzel olduğunu hissettiren böyle bir garip huyu var şanslı'nın.
behzat ç.
-
83. bolumde de yine gerildik, su ticari taksi cekiciye carpsin da biz de rahatlayalim onlar da rahatlasin.
hayalet: radyo aciiim mi?
akbaba: yok la oturuyoz iste
hayalet: ben de kalkip oynayalim demedim
su konusmada kendimi gordum, hayalet olarak.