hesabın var mı? giriş yap

  • bir ülkede polis suça böyle yaklaşıyorsa, o ülkede gidilebilecek bir mecra kalmamıştır. franz kafka'nın dava'sı bile bu kadar kötümser değildi.

  • insanin sayisal loto'nun ne kadar gereksiz bir $ey oldugunu idrak etmesini saglayan bir olasiliktir. zira o hafta sayisalda cikan rakamlarla 1 2 3 4 5 6'nin cikmasi arasinda olasilik farki yoktur. 1 2 3 4 5 6'nin "imkansizligi" bizim aslinda sayisal'dan para kazanmanin imkansizligini idrak etme $eklimizdir.

    tebrikler. (bkz: sayisal bolum bitti sozel bolume geciniz)

  • bu beyana sahip ergenler üstüne üstlük bir de "uğraşsız, masrafsız, kılçıksız ve tertemiz" olduğunu ilave ederek adamı gülmekten yararlar.

    doğru yapılmış bir evliliğin en büyük getirisi size bir hayat arkadaşı sağlamasıdır. hayat arkadaşı ise iyidir, çok iyidir.

  • anamı ağlatan dizidir bu.
    iki tane uyku nedir bilmez uykuyu sevmez 10 aylık bebeğimle zaten gecelerin gündüzden farkı yok. bir de aralara lost sıkıştıracağım diye anam ağlıyor. evdeki masraflar dizboyu ona rağmen gittik laptop aldık, iş dönüşü serviste lost izliyorum. hayvan gibi kulaklıklarım var, hiç kibar görünmüyor. omzuna müzik seti koyup müzik eşliğinde yaylanan zencilerden hiçbir farkım yok.
    geceleri rüyamda aaron' u görüyorum, meğerse benimkiler uyanmış ağlıyor oluyor.
    uyku sersemi yataktan fırlıyorum, mutfağın ışığı yanmıyorsa kapının oradaki havlunu gölgesi şerefsizim ki eko' nun kafaya benziyor, ödümü koparıyor.
    gün geliyor yatakta bi yandan ekrana bakıyorum bi yandan oğlanı emziriyorum. ekranın ışığı oğlanın yüzüne gelmesin diye bi yastıkla da gölge yapmaya çalışıyorum.
    insanlıktan çıktım yarabbim!

    maymun oldum bütün şirkete, daha dün akşam ineceğim durağa geldim, bölüm bitmedi diye revirci abi bizim şöförü oyalamaya çalışıyordu.
    servisten bir inişim var elimde kulaklık, çantamın fermuar açık, şarj aleti çantadan sarkmış.
    computer açık kalmış, bi yandan acaip sesler çıkıyor...

    3. sezona gelsek de şu işkence haftada bire düşse, iki gram uyusam, sabah sabah aysuna "keeeeeyttt" diye seslenmesem.
    bu arada serviste bi adam var aynı john locke, işin garibi adamın hangi bölümde çalıştığını bilmiyorum, fabrikada da hiç karşılaşmadım;ulan?

  • komple hiç fire vermeden bir sonraki nesle aktarılan, baskın gen tanımını yeniden yapan, karşısındakinin genlerine asla şans tanımayan, ibrahim tatlıses'in fenotipini olduğu gibi yavruya geçiren başarılı genlerdir. gerek ido olsun gerek yeni bebeği olsun ibrahim tatlıses'in bu genlerinden nasibini fazlasıyla almıştır.

    kök hücrelerle uğraşan bilim insanlarını ibrahim tatlıses'in gen dizilimini incelemeye davet ediyorum. çünkü eğer insanlık geleceğini arıyorsa o gelecek ibrahim tatlıses'in genlerinde gizli.

    çekinik gen nedir bilmiyorlar, ezip, silip süpürüp geçiyorlar. ibrahim tatlıses angelina jolie ile çocuk yapsa çocuk ido'nun biraz daha uzunu olur, hepsi o!

  • bu da yeni moda cıktı.
    toksik insanlari, negatif insanlari hayatinizdan çıkarın mottosuyla, insanlarin tahamullsuzlugunu normallestirmeden baska bir sey degil.

    sevdiğimiz insanlar zor günlerden geciyor, bunu paylasmiyor ve negatif enerji saçıyor olabilir.
    ya da yakınızdaki insanlar cok farkli sorunlarla boğuşuyor olabilir.
    ınsanları hayatinizdan çıkarıp kaybetmek yerine onlari kazananın.
    herkes her an cok mutlu olmak, olmuyorsa bile mutlu gözükmek zorunda degil.
    gercek hayat sizin tozpembeye bürünmüş instagram sayfanız değil.
    gerçekci olun ve insanlara bu zor dönemde daha yapıcı davranin.

  • dünyanın en tuhaf baba talebidir, emridir. herhangi bir iş mi yapılıyor, bağla bahçeyle mi uğraşılıyor, apartman bahçesinde bir atraksiyon mu yapılıyor, piknikte mangal mı yakılıyor, baba mutlaka bu talebini dile getirir. muhattabı genelde erkek çocuklardır.

    öğelerine ayirarak bakalim, emrin saçmaligi anlasilsin;

    git: ışık hızıyla yap anlamında

    şurdan: "şurdan" kelimesi masum gibi ama kastedilen butun mahalle.

    şöyle: genelde 1-1,5 metreye tekabül eden bi tahtadır. bi örneği pederin elinde vardır.

    bir: evet bir.

    tahta: her babaya lazım, fennin son harikası.

    bul: artik icat mi edersin, yarayir misin bilemem mealinde.

    gel: gidis hiziyla gel.

    verdi emri, bolt gibi gote toynak ata ata gittin, aradin ve buyuk ihtimalle mahallenizde ikea fabrikasi yoksa bulamadan geldin. sonuc?

    "taam hallettim ben.."

  • "lunaparktan geliyorum. ne dolaplar dönüyor inanamazsınız. işin içinde çocuklar bile var."

    komik lan.

  • akıllı insanların etrafında bir çok insan olur, popüler oldugunu hisseder.
    zeki insanlarından etrafında bir çok akıllı insan olur, yalnız olduğunu hisseder.

  • haşlanmış yumurtayı hangi kıvamda pişmişse pişsin ille de kaşıklayarak yemek.

    çocukluğumdan beri öyle yiyorum, dilimlenmiş hali zevk vermiyor. üstelik bir de ev dışında bir yerde yapıyorsam bunu, ortamdakilerin garp bakışlarına maruz kalıyorum.

    vay çileli başım.