hesabın var mı? giriş yap

  • sakatlandı sanıyorsun, 30 sn şarj olup kaldığı yerden devam ediyor. john connor'ı korumaya mı geldin mübarek?

  • kokainin enflasyondan etkilenmemesi. kokain abd pazarına ilk girdiğinde 10 gramının fiyatı 750 dolardı yani kilosu 75 bin dolara geliyordu. ülkedeki kokain satışı büyük ölçüde cia'in adamlarının tekelindeydi ve sattıkları kokainin parasıyla nikaragua başta olmak üzere bir çok ülkedeki iç savaşları finanse ediyorlardı.

    daha sonra meksikalı karteller kokainin ne kadar çok para getirdiğini görünce kokain işine girmeye başladılar. araya rekabet girince 1983'de kokainin kilo fiyatı 75 bin dolardan 70 bin dolara düşmüştü. 2 yıl sonra kolombiya'da da pazara dahil olunca kokainin kilo fiyatı 40 bin dolara kadar düştü. karteller arasındaki rekabet arttıkça kokain arzı arttı, kokain arzı arttıkça fiyatlar düştü. üstelik amerika-meksika sınırı eskisine göre delik deşik olmuştu ve amerikan pazarına ulaşan kokain miktarı da giderek artıyordu. bu da arz-talep dengesini bozdu ve kokain fiyatları düşmeye devam etti. 1990'da kokainin fiyatı 20 bin doların altını gördü. 90'ların ortasından itibaren neredeyse bugüne kadar kokain fiyatı 10-12 bin dolar aralığında sabitlendi.

    böylece kokain 1980'lerden itibaren dünyayı kasıp kavuran enflasyondan etkilenmeyen, aksine giderek fiyat düşüren bir emtia haline geldi. bu konuyu cia'in hikayesiyle beraber belgesel gibi izleyen güzel bir disney+ dizisi var. herkes öneririm. şurada anlattım: (bkz: #137302730)

  • “doğurmak istemeyebilirdim. bu beni daha az kadın yapmazdı. anne olmak istemeyen kadınları daha az kadın yapmıyor. anneliğin kutsanmasından çok rahatsız oluyorum. bunun da kadınlara bir baskının yolu olduğunu düşünüyorum. dünyada herhangi bir canlıya karşılıksız emek veren herkes benim için annedir."

    bence çok ince düşünceli ve güzel bir annesin. her konuda mütevazi duruşun takdire şayan.

  • sene 2008, uluslararası bir bankada çalışıyorum. bizim bölümde kullanmak için küçük bir programa ihtiyaç oldu. bu gibi durumlarda bt'ye talep açıyoruz, projelendiriliyor, bütçe çıkıyor ve onaylanırsa sıraya alınıp bir kaç sene içinde yapılıyor.

    basit bir db uygulaması için 450 bin dolar maliyet çektiler. elbette bütçe olmadığı için gmy de projeyi onaylamadı. ama programa deli gibi ihtiyacımız var.

    birkaç saat oturup programı visual basic'de yaptım. çok da güzel oldu. bölüme dağıtıldı. herkes manyaklar gibi benim programı kullanıyor. her şey çok güzel gidiyordu ki, bilgi güvenliği departmanında aradılar...

    burası gidenin gelmediği, yemen'deki muş gibi bir yer. daha da işe yeni girmiştim, herhalde dedim şimdi kovacaklar. neyse kovmadılar ama bayağı bir fırça kaydıktan sonra dediler ki bölümlerin kendi programlarını yazmaları yasak, ancak excel makroları yapabilirsiniz ona izin var. ben de bari program işe yarıyor şunu excel makrosu olarak yapayım dedim. makroları da pek bilmiyorum ama biraz karıştırır bulurum diye düşündüm.

    o gün, excel açıkken alt+ f11'e ilk defa bastım. karşıma visual basic ana ekranı çıkınca o kadar şaşırdım ki anlatamam. yani visual basic'in arayüzünü neredeyse birebir excel'in içine koymak nedir arkadaş? kodları diğer projeden excel'e yapıştırdım, referansları falan ekledim, 1 dakika'da işim bitti.

    sonuç: excel sadece bir ofis programı değildir. kendi içinde bir programlama platformu da barındırır. excel ile yapılamayacak şey sınırlıdır.

  • başlığı sadece içimi dökmek için açıyorum.

    bundan 2 gün önce annemi telefon dolandırıcıları aramış ve telefonda korkutmuşlar. telefonuna gelen şifreyi onaylamasını istemişler ve büyük miktarda parasını almışlar. 2 gündür ağlıyor ve onu teselli edebilecek hiçbir şey söyleyemiyorum. banka, işlem onaylandığı için hiçbir şey yapamayacağını söylemiş. savcılık ve polis de "bu tür dolandırıcılıklar çok oluyor, yakalanmadığı müddetçe bir şey yapamayız" deyip yardımcı olamamışlar.

    bu başlığı para yardımı ya da rezalet başlığı olsun diye açmadım. o yüzden kişisel bilgilere, hikayenin ayrıntılarına girmeyeceğim. ilgili başlığı verip bitiriyorum.

    (bkz: telefon dolandırıcılarının yakalanmaması)

    giden para olsun, can yakıcı bir miktar olsa da sağlıktan önemli değil diye düşünüyorum. ama annemi bu kadar üzdükleri, emekli maaşından başka bir şeyi olmayan yaşlı bir kadını sabahlara dek ağlattıkları için öfkeliyim. onun başına sırf bu üzüntüden ötürü bir şey gelir diye kahroluyorum.

  • çoğunluk kendi mesleğini yazmış. bana bi' gülme geliyor.

    yıl 2020. yapay zeka, çeşitli libraryler ile şu an bile kendi kaynak kodlarını geliştirebiliyor. adam da gelmiş inşaat mühendisliği yazmış.

    (bkz: yazık kimin çocuğuysa)

  • hiç denk gelmemiş olanların yorumlaması çok acı. kimseye zararı olmayan kendi halinde ve sanki bir şey kaybetmiş de arıyor mutsuzluğu ifadesiyle insanlara musallat olmayan bir köpek… metroların dört bir yanında güvenlik ve onlarla iletişimde olan makinistlerin de kontrolünde yolcuların korkmasını engelleyecek her türlü önlem çerçevesinde bojiye göz kulak olunuyor hepsi bu. napsınlar hayvanı sopalarla girme die kovalasınlar mı? kaldı ki bir çok istasyonda patili dostlarımıza su ve mama da yer almakta. mesela m7 nurtepe istasyonu 3-4 nolu girişin turnike bölgesinde sarı bir kediye de rastlayabilirsiniz. asla aşağıya inmiyor ancak turnike bölgesinde sabit bir şekilde gelen gidenleri izliyor. el sürmek isteseniz sizi istemiyor, onun tek isteği orada kendi halinde olmak o kadar… dilleri yok die haklarında söz sahibi olmayın. boş yapmayın.

  • ill: yatalak hasta. kanser, verem, zatüre gibi. gerçek, maddi hastalık.
    sick: genel olarak bütün hastalar ve daha tam ill olmamış. öksürük, bulantı var ama daha düşmemiş. bi gözü toprağa bakmıyor.

  • istanbul başakşehir'in dil, kültür ve demografik açıdan araplar tarafından işgal edilmesi durumu.

    haftalardır sosyal medya'da görülen başakşehir haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. her defasında "bu kadar da olmaz" dedirten ama sonuç itibariyle yetkililerce hiçbir somut adım atılmadan başakşehir'in göstere göstere araplara peşkeş çekilmesi benim sinirlerimi bozuyor artık.

    son zamanlarda ayyuka çıkan başakşehir'deki arap vukuatları;

    - 2.etap'ta bread factory isimli bir kafe işletmesi hesap fişini artık arapça kesiyor! evet, resmi dili türkçe olan türkiye cumhuriyeti'nde!

    görsel

    kaynak

    - 1.etap'taki dönerci de hesap fişini arapça kesiyor!

    görsel

    - başakşehir fenertepe meydanı'ndaki arapça tabelalar

    görsel

    görsel

    - başakşehir ilçe nüfus müdürlüğü'ndeki arap yoğunluğu! (işlemlere dikkat)

    önce

    tepkiler gelince;

    sonra

    - başakşehir'de asılan arapça okul reklamı

    görsel

    - sarı sitedeki başakşehir konut ilanları

    görsel

    bu ilanların çoğunda açıklama olarak aşağı yukarı şöyle yazıyor;

    "türkler aramasın, sadece yabancıya kiralık"

    özet video

    -----------------

    türkiye cumhuriyeti'nin resmi dili türkçe'dir. bir işletmenin ortaklık payı, sahiplik durumu şahıs olarak ticari açıdan değişse bile türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde arapça fiş veya adisyon kesilmesi, arapça tabelaların asılması alenen kültürel işgalin göstergesidir. görülen uygulamalar da her şeyden önce türk diline, türkçe'ye olan ihanettir. bu uygulamalara izin veren, ortak olan veya görmezlikten gelenler de bu ihanetin ortaklarıdır.

    vakit, yüce türk devleti'nin dosta düşmana yüceliğini gösterme vaktidir.

    debe edit: destekleyen, debe'ye gönderen tüm yazarlara teşekkür ederim. uyarılar üzerine entry'de geçen "fatura" ifadeleri "fiş" olarak düzeltildi.

    zöge: resim linkleri yenilendi.

  • evrim teorisinden tiksindiğim tek yer ekşi sözlüktür. işte bunlar hep oksimoron. cahile fikrini söyleme özgürlüğü verilince 5061 entry boyunca sıçar. sana da o boku koklaması kalır. lütfen evrimleşip göğsünüze inen bakterilerle savaşmak için yeni bir antibiyotik içmeyip ölün. kalıtımsal hastalıklarınıza çare aramayın, genetik biliminden yardım almayın. lütfen sadece otla çamurla, dövülmüş sarımsakla falan tedavi olun. sözünüzün eri olun. allah ne verdiyse yaşayıp ölün lütfen çok rica edicem. tıbba topyekün düşman olun, reddedin... tıp, allaha şirk koşmaktır. cehennemliktir. allahın verdiği ecele müdehale etmek haddinize mi, lütfen ölün.