hesabın var mı? giriş yap

  • bence en güzel şöyle çözülür:

    makini: avuçiçine alınabilenler ve daha küçükleri.

    makine: avuçiçine sığmayacak kadar olan ama bir insanın kaldırabileceği ağırlıkta (20 kilodan hafif) olanlar

    makina: 20 kilo ya da daha ağır olan ama bir tondan hafif olanlar

    makino: 1 ton ve üstü ağırlıktakiler.

    makina mı makine mi

  • -sayın yolcularımız lütfen sevgili belediye başkanımız melih gökçek'i twitter'dan takip ediniz.

  • bu da bir sınavdır. erken gitmek, evraklarını eksiksiz hazırlamak da sınavın bir parçasıdır. disiplin, ciddiyet gerektirir. bunlar yoksa üniversite okumasın zaten. seneye akıllanır.

  • beklediğim gibi bir film değildi açıkçası ama yine de sevdim. filmdeki diyalog oldukça az ki bu da filmi oldukça gerçekçi yapıp seyirciyi içine alıyor. zannetmiyorum ki insanlar savaşta konuşkan olsun. açıkcası bir savaş filminden çok psikolojik gerilim filmi gibi, savaş filmlerine yeni bir açı getirmiş bence nolan. başrol olmaması, herkesin savaşta önemli olması, düşman askerlerinin yüzünün hiç gösterilmemesi falan küçük ama güzel ayrıntılar.

    sahnelerin çoğu alıp duvar kağıdı yapmalık; filmin renk skalası oldukça güzel. müziklerine ve ses efektlerine ise diyecek bir şey yok. nolan'ın en iyi filmi olmasa da izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum savaşın ne kadar zor olduğunu size sadece görüntüyle bile hissettirebiliyor. filmde en sevdiğim cümle şu oldu: "men my age dictate this war, why should we be allowed to send our children to fight it?".

  • obsesif bozukluk kişinin aklından geçen saçma sapan düşünceler, kompülsif bozukluk da bu düşüncelerin getirilerinden kurtulmak için akabinde yapılanlar efenim. ben yaşadım, biliyorum, o bakımdan. birkaç örnekle konuyu açıklayacağım şimdi sizlere. başlıyorum.

    ***

    ben sorunlu bir evlat idim. evliya sabırlı bir de annem vardı. hikayeledim burada fakat hala var. ama artık ben sorunlu değilim. neden? çünkü çözdüm ben olayı.

    ***

    şimdi en başlarda aklımdan şu şekil düşünceler geçiveriyordu. hakim olamıyordum kendime.
    "eğer annemi yatmadan kırk bir kere öpmezsem annem bu gece ölecek."

    yani bu derece ciddi bi şey geçiriyorsunuz aklınızdan, hem de kontrolünüz dışında geçiveriyor böyle. gidip paşa paşa öpüyordum. sonra rutine bağladım tabii. her gece yatmadan önce annem ölmesin diye gidip kırk bir kere öpüyordum annemi. çoğu kez abim dövüyordu öpücük törenini müteakiben; halbüse anlatsam anlamazdı ki, ben orada annemi kurtarıyordum sadece.

    böyle oya yapar olurdu, parmağına doladığı ipi çözerken "ay lanet evlat, deli midir manyak mıdır bıktım senden..." der, bazı bazı ağlardı. cefalı annem benim... neyse.

    bi sene filan öptüm heralde.

    muhabbet kuşu ölmesin diye her elime aldığımda üç kere göğsünden, üç kere gagasından öper, üç kere de sol kanadını açıp kapardım.

    babamı da yedi kere öpme kararı aldım sonra. de babam sinirli insandır laf aramızda. yedi mi, hayır. sonra onu öpmekten doğal koşullar sebebi ile vazgeçtim.

    hepsi için toptan güzel bir şey yapmaya karar verdim sonra sonra, her gece mutfak lambasını yedi kere açıp kaparsam ailecek kurtulacaktık. babam fark etti bunu da, her gece malum saatte gelip mutfağa oturmaya başladı. "patlatacaksın ampulü eşşolunun." diye kovaladı sonra bi gün. ben ne yaptım, alarmı kurup gece kalkıp yakıp söndürmeye başladım. böylece babamı atlatmış oluyordum.

    bunlar işin geyik tarafı tabii. her terliği sola çevirme, nefesini tutup bildiğin duaları okuma (morarabilir kişi bunu yaparken) ve gitgide bana fizyolojik olarak da zarar veren benzeri davranışlarım artınca...

    bir gün dedim ki;

    "lan eğer bir daha böyle yapmaya devam edersem, ailecek yarına çıkamayalım."

    o gün bu gündür yapmam hiç öyle. valla bu şekilde kurtuldum. tavsiye ederim.

  • 1 saat içinde 3 farklı sağlık sorunu yaşayan yazar ortaya çıktığına göre ya çok fazla sağlık sorununa yol açan bir otel, ya da reklam yapan otel.

  • söz konusu fotoğrafı 2'si erkek 3'ü kadın 5 kişiye "bu elbisenin renklerini altın-beyaz mı yoksa mavi-siyah mı görüyorsun?" sorusunu yönelterek gösterdim. erkeklerden biri altın-beyaz, diğeri mavi-siyah derken kadınların üçü de "hiç güzel değilmiş" dedi.