hesabın var mı? giriş yap

  • bırak türkiye'yi dünyada bir çok bilim adamı konu hakkında araştırma yapıyor, makale yayınlıyor. konu ile ilgili bir tane makalesi olmadan büyük resim görme kursunu başarıyla bitirip ahkam kesen komplocu birinin attığı tweet'tir.

    söylediklerine o kadar güveniyorsan makale haline getirir, büyük bilim dergilerinde (lancet vs.) yayınlarsın.

  • başlık içerisinde arattım, bazı şeyler buldum; fakat "x" bilinmeyeninin serüvenine ilişkin birtakım eklemeler yapmak gerekirse, hikaye şöyle:

    arapça'daki "şey" kelimesi tekildir. kelimenin çoğul hali "eşya"dır. bizim kullandığımız eşya kelimesi de aslında arapça "şeyler" demektir. benzer şekilde "hak" kelimesi tekil, "hukuk" kelimesi "haklar" anlamında çoğuldur.

    charles dickens'ın iki şehrin hikayesi isimli romanından sonra, yeni roman olarak amin maalouf'un semerkant'ına başladım. gerçekten harika bir kitap. amin maalouf'un başlığında bir suser'ın ifade ettiği gibi, semerkant'ı okumaya başladıktan sonra, maalouf'un tüm eserlerini sırasıyla okuyası geliyor insanın. yaptığım araştırmalar kadarıyla da her bir kitabı ayrı bir güzel.

    matematikteki bilinmeyen "x"in hikayesinin semerkant romanı ile bağlantısı da şöyle. ömer hayyam'a vaktiyle "sen çok deha birisin, neden rubailerle vakit harcıyorsun, sana tüm bu bilgileri veren hocalar kitap yazmadan öldü, sen bunları yazsana" diyorlar. ömer hayyam da "ilim kitapları, birbirlerini çürüte çürüte ilerler ve sonra gülüç duruma düşerim. fakat şiire, rubaiye yüzyıllar boyunca hiçbir şey olmaz, kimse bir şey diyemez" der.

    fakat hayyam kısa süre sonra bilinmeyen denklemler üzerine kitap yazar. 11. yüzyılda olduğumuzu unutmayalım. ömer hayyam'ın nizamülmülk ve hasan sabbah vb. gibi dönemin ağır toplarıyla da engin bilgisi sebebiyle bağlantıları olduğu bilinen bir durum.

    ömer hayyam yazdığı kitapta, bilinmeyen denklemdeki "bilinmeyen"e arapça "şey" sözcüğünü veriyor. daha sonra kitap ispanyolların eline geçince onlar da bunu "xay"e dönüştürüyorlar. daha sonrasında da "ay" atılarak ortada sadece "x" kalıyor. sonrasında da bildiğimiz "x" tüm matematikte bilinmeyen olarak kullanılıyor. (bkz: hayat ne tuhaf vapurlar falan)(bkz: insan gerçekten hayret ediyor)

    romanda maalouf'un yazılarıyla olay aynen şöyle okuyucuya aktarılıyor:

    --- spoiler ---

    aslında ömer uzlaşmayı ve minnettarlığını göstermeyi bilecek, deyim yerindeyse şarabına su katacaktı. sonraki aylarda üçüncü dereceden denklemleri ele alan çok ciddi bir eser yazmaya girişti. bu cebir eserinde hayyam, bilinmeyen sayıyı göstermek için arapçadaki şey terimini kullanmış; ispanyolların ilmi eserlerine xay olarak geçen bu kelime zamanla kısaltılıp sadece ilk harfine indirgenmiş, sonra da x tüm dünyada bilinmeyen sayının simgesi haline gelmişti.

    --- spoiler ---

    amin maalouf, semerkant, yky, 89. baskı, sf 43.

    *

    (bkz: beyaz zambaklar ülkesinde/@dragonlady)

    (bkz: insanın düşünmekten canı yanar mı/@dragonlady)

  • atatürk'ün ölümünden sonra çivi çakılmadığı komedisini geçelim. hiç değilse, işi osmanlı'dan sonra noktasına taşımadığına tabii sevinmek lazım arkadaşın. atatürk döneminde yapılanları öğrendiğine göre, atatürk'ün ölümünden sonra yapılanları da öğrenir bir gün diyelim.

    gelelim hırsızlık meselesine.

    arkadaş, senin o yol, havaalanı dediğin şeyler var ya. işte hırsızlık onların üzerinden oluyor. farkında değilsin. o yol, havaalanı, normalde yapılabileceğinden kat kat pahalıya yapılıyor, karşılığında da işte yoldan fazladan para kazanan adam, bakanlara hediye olarak kol saatleri alıyor.

    ki hırsızlık işin sadece bir yönü. akp kendisinden olmayanların futbol bir yana, ülkede her yerden her konumdan silmek isteyen bir parti. ülkede herkesin sağladığı her konumu kendisinin sağladığına inanıyor. kimse vasıfları ve kendi özellikleri ile bir yere gelmiyor akp'ye göre, o nedenle herkes, yediği lokma için bile akp'ye minnet duymak zorunda, çünkü akp o insanın o lokmayı akp'nin lutfu sonucunda kazandığına inanmasını istiyor.

    işte hırsızlıktan daha vahimi bu zihniyettir, insanları değersizleştiren, onların ellerindeki herşey için kendilerine şükretmesini isteyen zihniyet.

  • konu: 3 dilek hakkiniz olsa ne dilerdiniz

    3 dilek

    gunumuzde uc dilek hakkimiz olmasi cok onemlidir. malesef sevinerek bu hakkimizi kullaniriz her zaman. benim 3 dilek hakkim olsa 3 dilek hakki daha isterdim.

    elde var 6 dilek hakki, 5 ile 3 er dilek daha dilesem 15 dilek hakkim daha olur. 15 dilek ile her istedigimi dilerim.

    gunah degilse allah olmayi dilerim. allah olduktan sonra dilek hakkim sonsuz kere sonsuz olur. cok akilli olurum. maalesef her istedigimi yapabilirim.

    kendime kasvetli bir yaris arabasi yaptiririm. onunla antalyaya gider dedemlerin elini operim. dedem bana torunum allah olmus der. sevinir. harclik verir. abime vermez, cunku o arabaya kusan bir gerzek.

    sonra dedem mezarlikta zombileri oldurmeye gonderir beni. hepsini yok ederim isin kiliciyla. babami da doverim.

  • amerikan dizilerini, filmlerini izlerken dışarıda lapa lapa kar yağmasına rağmen amerikan halkının evde t-shirtle dolaşmasına anlam verememiş çocuktur.

  • cool abi takılınmış yılların ardından, kendini istikbal mobilyada taksit pazarlığı yaparken araklama anı.

  • bu yöntem bir tümevarım yöntemidir diyebiliriz. sokratik yöntemde, kendisi hiçbir şey bilmiyormuş gibi görünerek, karşısındakini konuşturarak ustalıkla gerçeği buldurma söz konusudur. şimdi mesela ben ortaya bir görüş attım ve iyi bir ressam olabilmek için mutlaka bir eğitim alınması gerektiğini söyledim. tabii günümüzde böyle desem ne taş yerim orası ayrı bir konu ama bunu sokrates yöntemiyle sorgulatacak olursak karşı tarafın bana dünyaca iyi ressamlardan eğitim almadan sanatını icra edenleri söyleyecek. mesela

    "x kişisi eğitim almadı ama dünyanın kabul ettiği bir isim, değil mi?" -evet.
    "y kişisi de aynı şekilde eğitim almadan dünyaca ünlü bir ressam, değil mi?" -evet.

    örnekleri çoğaltılabilir tabii.

    "demek ki eğitim almadan da iyi bir ressam olunabilirmiş, değil mi? " -evet.

    yani somut örneklerle, tümevarım yöntemiyle, karşıdaki kişiye cevabı buldurarak ilerlenebiliyormuş.

    güzel ve eğitim hayatında da başarılı sonuçlar çıkartabilecek bir yöntem.

  • üniversiteye giriş sınavında aldığı puanla, ciddi bir devlet üniversitesinden mezun olan avukatların aldığı puan arasında 3-5 değil 30-50 puan fark vardır.

    dipnot: özel mesajdan felaket çemkirenler var, beni özel okullar birliği tarzı bir yere mi şikayet ettiler nedir anlamadım mesaj yağıyor,
    istatistik istiyorlar, bir ortalardan bir de tepelerden karşılaştırma vereyim de rahatlayın

    2013-2014 taban puanlarına göre:

    dokuz eylül hukuk: 420,55
    bilgi üniversitesi hukuk: 339,71 fark 81 puan

    galatasaray hukuk: 524,63
    koç hukuk: 415,09 fark 109 puan