hesabın var mı? giriş yap

  • geçen hafta krize girmişti lutfen insanları kınamayin adam çocuk esirgeme kurumunda sevgisiz büyümüş ve bir kadına aşırı bağlanmış hayatının merkezine kadını koymuş. sadece bu adam değil hayatınızın merkezine kimseyi koymayın sevgisiz de olsaniz sonu hüsran....

    eşit: konuyla ilgili başlığa baktım adam hakkında gavat yazmışlar ölmeden önce. cirkinsiniz, kötüsünüz. ruh hali normal olan bir insan zaten bunları kabul etmezdi.

  • akıl almaz boyutlarda bir evrenden bahsediyoruz. bu gerçeklik karşısında aklı bulanmayan insan yoktur. evrende toz tanesi bile değiliz. samanyolu galaksisindeki küçük bir güneş sisteminde yaşayan canlıllarız. jüpiter, dünyanın bin katı, güneş ise bir milyon katı büyüklüğündedir. ve bu galakside güneşten milyonlarca, milyarlarca kat büyük karadelikler, yıldızlar var. saniyede 300.000 km hızla ilerleyen ışığın bilinen evren sınırlarına ulaşması 96 milyar ışık yılı sürüyor. aman allah'ım çıldırmamak elde değil. evren ve uzayla ilgili her belgesel izlediğimde insanoğlu olarak acizliğimizi, önemsizliğimizi daha iyi kavrıyorum. tarihteki en güzel en anlamlı sözlerden olan şu sözü hiç unutamıyorum.

    “mikroskop insana önemini gösterdi, teleskop da önemsizliğini.”
    manly palmer hall.

  • türkiye'de pahalı olmayan birkaç şeyden biridir. kitaplardan vergi alınmamaktadır. şöyle bir basit matematiği var:

    türkiye'de 300-500 sayfa diyeceğimiz kitaplar 20-40 tl arası satılıyor. iyi bir kahve veya tatlı (cheesecake mesela) 12-30 tl arası. neredeyse bir iki kahve veya tatlı fiyatına çoğu zaman büyük hacimli bir kitabı satın alabiliyorsunuz. orhan pamuk'un veba geceleri romanı amazon.com.tr'de 27 tl. neredeyse bir tatlı veya 1.5-2 kahve fiyatına son dönemin en çok konuşulan kitabını satın alabiliyorsunuz. ayrıca 544 sayfa. kahve tatlı için verdiğin minimum eşiğin iki katı bir fiyat diyebiliriz.

    abd'den örnek verelim 300-500 sayfalık best seller kitaplar abd'de 15-30 usd arasına gider. iyi bir kahve veya tatlı bölgeden bölgeye değişmekle beraber 4-10 dolar arasıdır. oprah winfrey'nin şu an amazon'da best seller what happened to you? kitabı 20 usd civarı. 304 sayfa. kahve ve tatlı için verdiğim maksimum eşiğin iki katı bir fiyat bu.

    tabii bu örnekler sadece fikir verme amaçlıdır. bu tablodan hesaplayın siz. abd'de best sellerlar üzerinden vakit geçtikçe, bir sürü farklı online pazar yeri olduğu için 1-2 seneye çok ucuzluyor, bunu tartışmayacağım. yine de baktığımızda abd gibi tüketicilerin ürünlere erişmede ekonomik anlamda çok zorluk yaşamadığı, vergilerin düşük olduğu bir ülkeye göre fena değiliz kitap fiyatları açısından.

  • pederi kaybedeli 2 gün olmuş, yan apartmandan gelin alacakları için gelmiş ahali. zurna davul hepsi hazır. bizim apartmana giren çıkan kalabalığı görünce düğün sahiplerinden birisi kapıyı çaldı. hiç tanımıyorum ben adamı. (orda yaşamıyorum) rahmetli de sadece selam sabah o kadarmış. (sonradan öğrendik).

    komşu: oğlum selam, hayırdır bişey mi var? ayakkabılar, giren çıkanlar dikkatimi çekti de.

    ben: abi 2 gün önce babamı kaybettik, o yüzden birazdan kuran okunacak, * eş dost geliyor.

    k: ya başın sağolsun, bilmiyordum. kim ölen, adı ne?
    b:........
    k: hadi ya, köydeydik 2 haftadır, haberimiz yoktu. neyse, rahatsız ettim kusura bakmayın. bizim de kızı alacaklar, davul zurna vs gelmişti. söyliyim de çalmasınlar.
    o sırada annem gelir.
    a: aa hiç olur mu öyle şey, kız bi kere evleniyor. adet buysa iptal etmeyin. olmaz. biri ölecek, biri evlenecek, biri doğacak. biz camı kapıyı kapatırız.

    komşu teşekkür etti, ayrıldı.
    normalde yarım saatten fazla süren olay 5 dk da, kız babası tarafından bitirildi, tekrar kapıya gelip özür diledi ve gittiler.

    bazen böyle duyarlı komşuların, insanların olması güzel geliyor insana.

    aslında hep olması gereken bu ama birbirimizi o kadar umursamaz olmuşuz ki, bu güzel şeyler yaşanınca güzel geliyor insana.

    insanın cenazesi mi var, hastası mı var vs soran insanlar varsa sorun olacağını sanmıyorum. benim açımdan olmadı, üstelik acı bir günde.

    ama sormadan hurra diye başlayana ben de söverim.

    debe edit: ankarada maddi imkanı olmayan bir kardeşimiz için akülü tekerlekli sandalye ihtiyacı vardır.
    detaylar için

  • - naber abi nasılsın keyifsiz gördüm seni ya?
    - sorma ya dibi gorduk sınavda, 19 almışım...
    - hadi ya ortalama kaç?
    - 45... standart sapma da 18..
    - 3 puan 5 puan yüksek olsa d olcak not abi o, bir soraki sınava iyi çalış, kasarsan a bile gelir...

    (1 ay sonra)

    - vay kanka nasısın ya... niye suratın asık?
    - abi ikinci sınavından 14 aldım ya... keşke rapor alsaymışım
    - abi olur mu, asıl rapor alsaymışın kalırmışın... finale kasacaksın şimdi bak!
    - daha neyine kasayım yahu?
    - finalden 90'ı çaktın mıydı, hoca ne dicek? vaaay dicek... sana b'yi vermicek mi?
    - vericek mi?

    (1 ay sonra)

    - koçero, naber? mutsuzsun, final nasıldı?
    - bok gibi...
    - hep öyle gelir abi... bak ama herkesin kötü geçmiş.. ortalama 20 filan çıkar o sınavda
    - diyosun..
    - tabi abi... bir 25 alsan c bile gelir o ders sana!

    (1 hafta sonra)

    - abi niye neşesizsin noldu?
    - çakmışım dersten.
    - ...
    - eee?
    - ne eeesi?
    - bişey demeni bekliyorum?
    - yarrağı yemişsin abi daha ne diyeyim?
    - ulan ulan ulan...

  • hahahahaha muhteşem tespit.

    askerden geldikten 1 hafta sonra instagram'da konuşmaları yakaladım. daha fenası o gecenin akşamı süpriz evlilik teklifi edecektim. her neyse, açıklamamı yaptım, evden çıktım. komşuyduk zaten, 2 dakika sonra kendi evime geldim.

    3 gün sonra, bak abartmıyorum 3 gün sonra evin ordaki şok'da bambaşka bir adama bana sırtı dönükken "hayatım tatlı alalım" dedi. 72 saatte 2.5 senelik ilişkiyi bitirip başka bir adama hayatım dedi.

    sonra da twitter'da orda burda "erkeklerin kalbi yoğğkk, erkolar ölsünnnn" diye ağlıyorlar. ha bu arada ben her gün ağlaya ağlaya işe gidiyorum. çoluğun çocuğun karşısında ağlamamak için tırnaklarımı avucuma bastırıyorum.

    tinder, ot bok derken işin cılkı çıktı. ben artık herhangi bir kadının tek eşli olabileceğini sanmıyorum. güzelinden, çirkinine, akıllsından, aptalına hepsinin yüzbinlerce talibi var. hem de tek tık ötede. senin bakışını mı beğenmedi, istediğin bir şeyi mi yapmadın, paran bi şeye mi yetmedi, akşam eve geç mi geldin, hoooop tek tıkla aradığı yeni adam karşısında....

    sevgilerle.

  • öncelikle bilgileri imdb trivia kısmında bulabilirsiniz.

    filmdeki robot sahneleri bilgisayar efektleriyle üretilmek yerine canlı aksiyon olarak çekildi ve daha sonra belirli açılardan görülen robot operatörü görüntülerden temizlendi.

    filmdeki kum fırtınalarının hepsi, ki bunlar sayesinde kuraklığı hissederiz, sete kurulan dev fanlarla sağlandı.

    stephen king'in "stand" adlı romanımurph’ün kitapları arasında görülebilir. king'in kitabı, insanlığın neredeyse yok olması ve hayatta kalanların yer değiştirme ve yerleşme mücadelesi hakkındadır.

    filmin başlangıcında gösterilen ve filmin sonlarına doğru tekrar gördüğümüz belgesel tarzı röportajlarda yer alan kişiler the dust bowl’dan alınma. bu kişiler, doğal felaketin aktörleri değil gerçek kurtulanları.

    ekip, miller'ın bulunduğu gezegene inerken ranger 1'den iniş sırasında arka planda müziğin yavaşladığını duyarız. her 1,5 saniyede bir tiktak sesi duyarız. bunun sebebi bu gezegenden duyduğumuz her tiktakın dünyadaki 17 saate eşit olmasıdır. cooper ve dr. brand'in bu gezegende geçirdikleri zamanla endurance'a dönüşleri arasında geçen zaman dünya zamanıyla 23 yıl 4 saat ve 8 gün anlamına geliyor. bu, miller'ın gezegenindeki tüm görevlerinin yaklaşık 3 saat 17 dakika sürdüğü anlamına geliyor.

    kitap raflarında gösterilen kitaplar, nolan'ın kara delikler ve tekillik hakkındaki araştırmaları için okuduğu ve kullandığı gerçek kitaplardı.

    - ınterstellar’ın hikayesi 79 yaşındaki ünlü fizikçi kip thorne’un etkisiyle yazıldı. prodüksiyondan önce fizikçi kip thorne iki ana kural belirledi. bunlardan birincisi filmde temel fizik kurallarını ihlal edecek herhangi bir şeyin olmamasıydı. ikincisi ise, filmde kullanılacak olan en çılgın teoriler ve spekülasyonlar bile senaristin yaratıcı zekasına değil bilime dayanacaktı. ikili her konuda anlaşmıştı. christopher nolan bu iki kuralı uyguladı. sadece ünlü teorik fizikçi thorne, ışıktan daha hızlı seyahat etme konusunda nolan’ı iki hafta boyunca vazgeçirmeye çalıştı. thorne, ayrıca solucan deliği ve kara delik sahneleri için de filme katkılar sağladı. özel görsel efektleri hazırlayan ekibe katkılar sunan thorne, filmde gördüğüm bilimsel gerçekliği yansıtan detayların bu kadar net olmasında pay sahibi diyebiliriz.

    filmin tanıtımlarında matt damon'a yer verilmedi, gösterimlere çağrılmadı. film yayınlanana kadar bir sır gibi saklandı.

    senarist, yapımcı ve yönetmen nolan, matthew mcconaughey'in 2012 yapımı mud filmini izledi ve çok etkilendi. daha sonra da ona rolden bahsederek teklif sundu.

    matt damon'un kurtarılması gereken bir karakter oynadığı üç filmden ikincisi. birincisi er ryan'ı kurtarmak (1998) ve üçüncüsü marslı (2015) idi.

    filmin ismi flora’s letter olarak belirlenerek çekimler yapıldı. bu sahte isim seçilerek filme ilişkin gizlilik hususuna tekrar dikkat edilmişti. flora da nolan’ın kızının ismidir.

    filmin her dakikası için 980 bin dolara yakın para harcandı. 2 saat 40 dakikalık filmin yapım maliyeti 165 milyon dolar.

    - filmde profesör brand'i canlandıran michael caine ile nolan'ın 6. ortak çalışması ınterstellar oldu. bundan önce batman begins, the prestige, the dark knight, ınception ve the dark knight rises filmlerinde beraber çalışmışlardı.

    - ımdp top 250 listesine giren 7. nolan filmi ınterstellar oldu.

    - oyuncular arasında altı oscar kazanan var: matthew mcconaughey, anne hathaway, sir michael caine, ellen burstyn, casey affleck ve matt damon;

    eğer bu bilgileri video olarak izlemek ve beni desteklemek isterseniz kanalıma göz atabilirsiniz