hesabın var mı? giriş yap

  • 2. fotoğraftaki hanımefendide babet görmemle beni benden alan fotolardır..

    ancak ilk fotoğraf gerçekten efsane olmuş.. adeta 60'larda çekilmiş amerikan yapımı bir film sahnesinden kare gibi..

  • her durağın tünel füniküler durakları gibi olması, iniş ile binişin farklı kapılardan yapılması ve bir kapı kapanmadan diğerinin açılmamasıdır. çünkü türkiye'de insanları bu davranışa ikna edemezsiniz. ancak mecburi yaptırımla mümkündür ki o da teknik olarak zorlayıcı. dolayısıyla bu da "böyle gelmiş, böyle gider." diyerek umutsuzca kabulleneceğimiz durumlardan biri olarak kalır.

  • gördüğü her kuralı don lastiğine çevirmek isteyen yurdum insanı için sözde kazıktır.

    plan yapmak, hazırlıklı olmak, ciddi davranmak filan hak getire.

  • - bir haftadır ne zaman su içsem ağzımda oluşan çilek tadının sebebini sonunda bulmuş olmaktan çok mutsuzum. evet su bidonunun içinde çiğnenmiş sakız var.

  • 25 saniyede atatürk'ün ne kadar büyük bir karakter, ne kadar başarılı bir devlet adamı olduğunu gösteren videodur.

  • "bir insana vakit ayırıp hikayesini öğrenmek, o hikayenin ilgi çekici olması için yeterlidir. sadece on dakika yaşamış olsan bile yazacak çok şeyin olabilir. birçok farklı duyguya kapılabilir, birçok şeyin farkına varabilirsin. insanlar gerçekten kaleydoskobik. bir şarkıya koyamayacağınız hiçbir şey yok. bu yüzden her şey hakkında yazmaya çalışıyorum."

    "herkesin kendi problemleri var. ama eziyet çekmiş biri olduğum için müzik yapmıyorum. yapıyorum çünkü hoşuma gidiyor. çünkü (güler), çünkü kulağa gerçekten harika geliyor. tanıdığım hiç kimseden daha üzgün değilim. ayrıca tam olarak katılmıyorum, şarkılarımda üzücü şeyler var ama amaçları bu değil. insanlar mutluluğu gözden kaçırıyor. tamamen bakış açınıza bağlı. sizi üzen şey bir başkasının mutlu hissetmesini sağlayabilir. çünkü hislerine tercüman olunmuştur. insanlar milyonlarca farklı şekilde hissedebilir."

    "yaptığın şey insanların dikkatini çektiğinde (iç çeker), seni koymaya çalıştıkları küçük kutuya karşı savaşman gerekir. ama ben kendime güvenmeye alışkınım. kavgalara girdim ve insanlara karşı kötü bir tutum içinde oldum. ama bu, kişiyi kine sürüklüyor. en büyük iki düşman (sırıtır); kin ve moda. bu ikisinden kurtulabilirsem mutlu bir adam olacağım."

    "bağımlılığın birçok türü vardır. bir insana bağımlılık, veya uyuşturucuya, veya... insanlar çok... içlerine bakınca çok kaotiktirler. ama bu kaos bazı filtrelerden geçtiğinde, bir şarkı yaparken olduğu gibi, anlaşılabilir hale gelir. kaosu tasvir etmek zordur, veya bir şeyin yokluğunu. var olan bir şeyi veya durumu tasvir etmek çok daha kolaydır. insan kaos olabilir ama bunu kendi yaptığı yaratıcı bir eserin içine sığdırması zordur. gerçekten zor."

    "insanlar ne kadar kasvetli olduğum hakkında konuştuklarında kötü hissediyorum. hiç kimse iç karartıcı olarak tarif edilmek istemez. bazen depresifim, bazen değilim. herkes gibi. şarkılar genellikle -sadece benim şarkılarım da değil- belirli zamanları doğru anlatır, her zaman nasıl hissettiğinizi değil."

    "demek istiyorum ki; hüzünlü bir filme gidip onda bir güzellik bulabilirsiniz. salondan üzgün ayrılmazsınız, ilham verici olabilir."

    "ünlü insanlar gibi ünlü değilim. ama sahip olduğum küçük miktar bile insanı garip hissettirebilir. yine de şikayet edemem, o zaman mızmızlanmış olurum. yani, insanların yaptıklarımı sevmesi harika. bu beni iyi hissettiriyor."

    "genellikle yaptığım şarkıların yarısını, daha yazdığımın ertesi günü beğenmiyorum. çok şarkı yapıp daha sonra hoşuma gidip gitmeyeceklerine bakıyorum. fazla özenli olursam hayal gücüm kayboluyor ve yerini baskıya bırakıyor. sadece yazıp, bir süre sonra baktığımda hala beğendiğim şarkıları saklıyorum."

    "bukowski'yle çok fazla ilgilenmiyorum. beckett ve dostoyevski ve birçok rus yazarı seviyorum. bukowski çok amerikan ve sürekli zaten bildiğim şeyleri anlatıyor."

    * *

  • sahibinden.com'da satılan nokia 3310'dur. adam anasından babasından, varsa evladından utanmamış, nokia 3310 için 30 bin lira fiyat çekmiş. antika diyor, koleksiyon diyor 11-12 senelik telefon için.

    (ilan yayından kaldırılmış. ekran görüntüsünü almıştım.)

    http://tinypic.com/r/30vkgsg/8

    (http://www.sahibinden.com/…s-efsane-187733558/detay)

    bu maalesef bize has durumlardan biri. "nasıl olsa satacak enayi bulurum" mantığı...

    üşenmedim, ebay'de araştırdım. orada satılan en pahalı nokia 3310 şu: http://www.ebay.com/…ell_phones&hash=item3a8670ed50

    şimdi al fiyatı 121 dolar. bizimkiyse "bunca yıl elimde tuttum. illa ki birini çarparım" diyor.

    daha dün show haber'de gördüm. çocuk 129 liraya iphone 5s söylemiş, oyuncak telefonla armut gelmiş. baba da mağdur mağdur konuşuyor "insanı meyve sebze gönderip rencide ediyorlar bir de. en çok ona bozuldum" diyor. kardeşim armutla rencide olana kadar, bin beş yüz liralık telefonu 129 liraya alabileceğini düşünerek sen zaten kendini rencide etmişsin.

    yine dün adamın biri iphone üzerinden sömürü hesabı çıkarmış, sadece fabrikada çalışan işçi üzerinden iphone üzerinden edilen karı hesaplamıştı.

    nokia 3310'a 30 bin lira isteyen adam da, 129 liraya 1500 liralık aleti alacağını sanan adam da hep aynı zihniyetin ürünü kardeşim. emeğin, ederin, değerin bir anlamı yok. çarpan çarpana. halen neyi koparırsan yanına kar kalır mantığında hayatta kalmaya çalışıyor insanlar.

    iki ay önce bir taksiye binmiştim. her zaman 29 lira tutan yol 37 lira tuttu. "kardeş bu ne?" dedim. "ney ne?" dedi. elimle de taksimetreyi gösteriyorum, sanki lavuğa atom çarpıştırıcısı uzattım da soruyorum bu ne diye.

    - fazla yazmış bu.
    - ne demek fazla yazmış. ne yazıyorsa o?
    - kardeşim, her gün geldiğim yol. her gün 29 lira yazıyor da bugün nasıl 37 lira yazdı.
    - haa. abi bu arabanın tekerlekleri büyük biliyorsun cip ya (dacia'dan bahsediyor cip diye logan mıdır ne boktur) o yüzden fazla atıyor.
    - birader teker büyük olunca daha az devir yapar, tekerin küçük olması lazım daha fazla atması için.
    - ya ben seni mi dolandırıyorum abi?
    - ne yapıyorsan yapıyorsun, fazlasını vermiyorum. başına iş alma beni inada bindirip.
    - ya tamam tamam.

    bu qnet mi ne vardı bir ara? milleti fahiş fiyatlara piramit sistemine alıyorlardı, ondan sonra da göstermelik dandik bir saat veriyorlardı yok antika, yok bilmemne diye. millet baktı ki 7 ayda milyoner olamadı, o işler öyle kolay değil, başladılar sağda solda saatleri antika diye satmaya. kendilerine söylenen yalanları millete söyleyip paralarını çıkarmaya çalıştılar. örgütlenip, hak arama da yok, nasıl çarptılarsa, öyle çarpıp, kendi belini doğrultmaya çalışıyorsun.

    aah ah.

  • insanı düşününce, hayretten hayrete koşturan bir akciğer mucizesi!

    hohlamada da püflemede de akciğere giren havanın, hohlarken ısınıyor olmasını mantık hafzala alırken, üfelerken nasıl oluyor da o hava ısınmıyor muazzam bişey!

    bu entrimle asrın tespitini bile yapmış olabilirim. tarihe not düşülsün.

    (bkz: ameliyatlı yerime çok vurmazsanız müteşekkir olurum)